"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu Diyanete siyanet gerek

Ahmet BATTAL
13 Şubat 2025, Perşembe
Normalde Diyanet’in kendisi siyanet kuruluşudur. Ona yardım etmek değil ondan medet istemek gerekir ve beklenir.

Ama o “normalde”ki günlerde değiliz. Şimdi başka normalimiz ve normallerimiz var ve bu yeni normal çok anormal.

Aslında sadece bugün yazacağımız konuda değil her konuda Diyanet İşleri Başkanlığına yardım etmek gerek.  

Zira sigara meselesi ve başka örneklerden anlayabildiğimiz kadarıyla “Ben bazı dinî konuları kendi atadığım Diyanet İşleri Başkanımdan daha iyi bilirim, dolayısıyla fetva verme konusunda da ondan daha yukarıda ve daha ehilim” diyen bir cumhurbaşkanı var.  

Banka, promosyon, faiz, caiz, vs. konuları da belli ki bu kapsamda.

Cumhurbaşkanı Diyanet’e ve başkanına “Bu iş sizin işiniz, işinize ve makamınıza hürmet ederiz, dinimizce en iyisini siz bilirsiniz” diyor olaydı, o zaman, “Bize iş düşmez” diyebilirdik.  

Peki şahsen biz neden bu konuda vazifeliyiz?

1989’da İstanbul Hukuk’ta savunduğumuz ve Diyanet’in ve İlâhiyat’ın kütüphanesinde de kitap olarak bulunduğunu tahmin ettiğimiz “Bankalarla Karşılaştırmalı Olarak Hukukî Yönden Özel Finans Kurumları” adlı doktora tezimiz ile diğer kitap ve makalelerimiz ve yönettiğimiz tezler gösterir ki biz bu konunun ilgililerinden biri ve en azından meraklısıyız.  

*

Önce promosyonu netleştirelim:

Maaş ve ücret ödemelerinde havale aracılığı yapan bankanın normalde bu hizmet için ücret alması beklenir.  

Hesap sahiplerine promosyon adı altında bir tür bedel vermesi ve bu konuda bankalar arasında bir piyasa oluşması gösteriyor ki bankalar bu işten kâr edebiliyor. Şöyle:  

İşveren işçisine, devlet de memura ve emekliye yapacağı aylık ödemeyi onlar adına kendi tercih ettiği bir bankada açtırdığı vadesiz hesaba yatırıyor.  

Ancak hesap sahipleri bu paraların tamamını aynı gün hesaptan çekmiyor ya da vadeli hesaba aktarmıyor. Böylece banka kasasında günlerce kalan ve günden güne azalan para bir tür dış kaynak olarak bankanın kullanımında kalmış oluyor. Bedava sermaye…

Bankalar da bu aracılık işini kapabilmek için hesap sahiplerine promosyon adı altında bir tür bedel veriyor.  

Bu iş Avrupa’da yok. Zira faiz orada yok denecek kadar düşük.  

Faizsiz çalışan, ama bazılarına göre harama “bulaşan” faizsiz bankalar dahi fetvasını bulup promosyon verebildiğine göre bu bankalardan alınan promosyon helâldir denilebilir. Ama kolları sıvayıp harama “girişen” bankadan ve bilhassa özel sektör bankasından alınanına caiz demek kolay değil. Helâl mezeyi meyhanede yemek caiz olmadığı gibi…  

*  

Türkiye Kamu-Sen adlı Konfederasyona kendisini bağlayan Türkiye Diyanet Vakıf-Sen adlı memur sendikasının web sayfasında yer alan açıklama:  

“… maaşlara enflasyon oranında zam yapılmıştır. Bu durum ise sözleşme yapılan bankaların kâr realitelerini daha da artırmaktadır. Dolayısıyla banka maaş promosyon anlaşmalarının günümüz ekonomik koşulları göz önüne alınarak güncellenmesi gerekmektedir. … Verilen banka promosyon miktarlarının personelin lehine… yeniden değerlendirilmesi hususunda Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilgili bankalara yazılı müracaatta bulunduk.”

Bu ve benzeri başvurular üzerine çalışma başlatan Diyanet’in maaş ödemelerini faizsiz bankalar üzerinden sürdürme gayretinde olduğu anlaşılıyor.  

İddiaya göre Diyanet yetkilileri, henüz ihale süreci olmadan katılım bankalarını davet ederek, “Sizinle çalışmak istiyoruz, ona göre fiyat verin” demiş.

Ancak yine iddiaya göre Türk Diyanet Vakıf-Sen, Diyanet Birlik-Sen, Öz Büro İş Sendikası gibi Diyanet içinde örgütlü sendikalar, bu ayrım yapılmaksızın en yüksek promosyonu veren bankaya geçişi istiyorlarmış.  

Birgün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da katılım bankasında ısrar ediyormuş ve gerekçesini “ben 150 bin personeli haramdan koruyorum” diye açıklamış.

Başkan bizce haklı.  

Ama soru çok. Asıl mesele ise şu:

Cevabı, hem paraya ve bankacılığa, hem de dine ve Diyanet’e hükmetmeye çalışan Beştepe mi bulacak yoksa Diyanet mi?  

Özerk olabilseydi bu soruyu sormayacaktık.

Okunma Sayısı: 1774
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    13.2.2025 12:17:43

    At izi ile iti izi biribirine karıştı diyor bazen insan.Dini meselelerde ise haram ve helal değişti mi ki'rabbimiz yeni ayeti celile ile yeni emir mi gönderdi de bu tarz işler diyanet-dindarlarda makes buluyor,sualleri dini telkin,irşat ve örnek almada kafaları karıştırmaktadır. Haram kılınan her faniye de haram diye iman ediyoruz. İsraf haram,haramı ise irşat ve telkin vazifesinde olanalr da yapıyorsa ,dini öğrenmek ve yaşamak isteyene bilhassa kalpleri imana teşvikte karşımıza çıkmaktadır. Diyanetin siyasetin vesayetinde olduğu müddetçe dini hür şekilde insanlara anlatması,irşadı mümkün olmuyoooor.

  • Pelin Kurıkahveci

    13.2.2025 08:08:48

    Ya da promosyonu alıp camilere harcayacağım, bütçeme dahil edeceğim de diyebilir...vs vs... Diyanetin özerk olması promosyon konusunda sizin taraf olduğunuz görüşü savunacağı, sahiplenip uygulayacağı anlamına gelmiyor.

  • Pelin Kurıkahveci

    13.2.2025 08:06:00

    Örnek= Diyanet özerk olsaydı promosyon konusunda nasıl bir karar alırdı? Promosyon için alınır diyen görüş var, alınmaz diyen görüş var, belli şartlarda alınır veya belli şartlarda alınmaz diyen görüş var. Bu görüşlerden hangisini tercih eder? Bir tahminde bulunamıyoruz, o andaki durum, başkan ve yönetimin promosyona bakışı bunu belirler değil mi?

  • Pelin Kurıkahveci

    13.2.2025 07:53:00

    5- Hangi vecihten konuşacaktır? Diyanet yönetimine hakim görüş açısından mı konuşacaktır? Diyanet Başkanının bizatihi görüş açısından mı konuşacaktır? Hangi mezhebi veya tarikatı ya da cemaati esas alıp ordan konuşacaktır?

  • Pelin Kurıkahveci

    13.2.2025 07:50:36

    4- Dahası Diyanet yönetimi ve kurulları alacakları kararlarda, verecekleri fetva ve hükümlerde daha farklı dengeleri göz önünde bulundurmak zorunda kalacaklardır. Böylece Diyanet'in konuşma özgürlüğü kaybolacak sadece retorik yapabilecektir.

  • Pelin Kurıkahveci

    13.2.2025 07:48:24

    3- Daha ileri süreçlerde şunların camisi bunların camisi diye bir bölünme de yaşanabilir. Almanya da olduğu gibi.

  • Pelin Kurıkahveci

    13.2.2025 07:47:11

    2- O zaman işin içine sivil toplum yani cemaatler, tarikatlar, vakıflar girer. Caminin bütçesini karşılayan camiyi yönetir. Her cami finansmanını sağlayan kuruma göre bir hizmet modeli geliştirir. Bu iyi mi olur kötü mü olur tartışmak lazım.

  • Pelin Kurıkahveci

    13.2.2025 07:43:11

    Ahmet hocam Diyanet'in özerk olabilmesi için öncelikle bütçesinin devlet tarafından yapılmaması gerekiyor. 150 bin personel için özerk bir kurumun bütçe oluşturması mümkün değil. Hatta imkansız.

  • Asım

    13.2.2025 07:28:43

    İktidarı ile muhalefeti ile bir arınmaya ihtiyaç var. Hatta cemaatlerin de arınması lazım. CHP Başkanı sayın Kılıçdaroğlu para ile satın alınan bir komplo ile devrilmiş. Muhalefet bunu yaparsa olur mu? Feto soru çalmış. Cemaat diye ortaya çıkan bir yapı bunu yaparsa halka ne anlatabilirsin.

  • Mehmet

    13.2.2025 06:46:51

    Özellikle son cümle çok vurucu. Elinize sağlık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı