Bugün sözü "misafir sanatçı"ya bırakayım. Yabancı birisi değil... Yazarımız ve de addaşım/adaşım: Ali Ferşadoğlu... Okumaktan saçlarını ağartmış. Başı dumanlı, karlı... "İhtiyarlık şafağı, kulaklarımın üzerinde tulû etti." diyor ya Muhakemat'ta; o güzelim tezatlı, teşbihli, ikazlı ifadeyle... Ancak delikanlı ruhlu... Zaman zaman Karadeniz heyecanını yenemez; mazur görün. Bunları yazarken... yılların uçup gittiği gözümün önüne geldi. Unuttum; kaç yıldır tanışıyoruz! Ühüü... Bir ara bana şiir dosyasını gönderdiydi. O şiir kitabının gün yüzüne çıkması gerekir; onu da buradan diyeyim. Bakalım bu içinde bulunduğumuz Koronalı günlere şiir gözlüğünü nasıl takmış; okuyalım:
Ben korona; Hakka mûtî bir kulum;
Bir müddet sizinle kalmaya geldim!
Kim kime haksızlık, etmişse zulüm;
Zalimden mazlumu almaya geldim!
Soyadım Virüs’tür, adım Korona...
Girmeyin şeytanla dansa, horona!
Bu bir imtihandır; kıran kırana...
Hem ibret-i âlem olmaya geldim!
Hadsiz cündullahtan birtek neferim...
Küçük askerim; pek güçlü bir erim!
Zalime, haksıza karşı seferim…
Tağutu bin bir kez bölmeye geldim!
Kim der başıboşum, kim der muhtarım!
Hem İlâhî ikaz hem bir ihtarım...
Münkire azap; şâkire muhterem...
Şer nefsi, şeytanı çelmeye geldim!
Sökmez teknoloji, fen, sökmez ilim.
Hayatınız okus fokus hem filim...
Çıktı zivanadan şaşırmış âlim.
Balon-u egoyu delmeye geldim!
Kaybolmuş adâlet, tükenmiş şefkat.
Yalan, talan, haram, hırsızlık kat kat...
Size lâzım olan önce sadâkat...
Düzelin demeye gelmeye geldim.
Merayı geçip sınırı taştınız.
Kovdunuz iffeti; haddi aştınız.
Dâvet ettiniz ya... neden şaştınız?
Birikmiş günahı silmeye geldim!
Rızayla zarara girmeyin dendi.
Binekti nefsiniz; o size bindi!
Yetmedi mi ballı börek, kaz, hindi?
Ağlanacak hâle gülmeye geldim!
Sebze-meyve, süt, bal, kaymak, et...
Gider elbet şükür görmezse ni’met.
Bu ne katmerli nankörlük, hayret!
Sizi soldurup, hem solmaya geldim!
Nice masumları hapse attınız.
Bunca fitne, fesat, fücur sattınız.
Mü’minleri birbirine kattınız.
Sizi yıldırıp ben yılmaya geldim!
Güdülüyorsunuz; sürü müsünüz?
Çapulcu mu, yeniçeri misiniz?
Canavar katil-i seri misiniz?
Bir insanî maya çalmaya geldim!
Çocuk, eş, kardeş, akraba ve dost...
Yekdiğerinden kaçar; pahalı post.
Hami kaçıyor, kaçar üst’ünden ast.
Pür ahlâka maya çalmaya geldim!
Kim dedi size tuzaklar kurun!
Elinizden geliyorsa durdurun!
Ana, baba, eş, kardeş... uzak durun!
Sizi âdil ve hür kılmaya geldim!
Ders ü ibret alın da çıkın düze.
İnsaf... ne bu israf; kanaat aza...
Bak; dünyayı nasıl getirdim dize!
Hıh... neyiniz var yok; yolmaya geldim!
Ben bir ölçüyüm hem bir teraziyim...
Nezafet var ise ben araziyim...
Temizlerden, naziklerden razıyım...
Şakir kim, âsi kim bulmaya geldim!
Eşref-i mahlûkat ki insandınız.
Hani Kalu-Belâ’daki andınız?
Bu devran ha böyle gider sandınız!
Çil yavrular… size dalmaya geldim!
Ya yola gelir ibret alırsınız!
Ya almazsınız, dona kalırsınız!
Ya belâ, ya Mevlâyı bulursunuz!
Hem ilhâm hem korku salmaya geldim!
Hemen şimdi; çok geç olur yarına.
Sarıl ey, kimsen kim... sarıl Kur’ân’a!
Derde deva, sadra şifa... yarana...
Cümle akl ü kalbe dolmaya geldim!
Her yere, herkese ünüm gelecek.
Vazifem bitince sonum gelecek.
Gideceğim yere “konum” gelecek.
Hem ben de sizinle ölmeye geldim!
TÜRABOĞLU FERŞÎ