Bilgin Abi, yüz yılın da ötesinde gözaltındayız diyordu. Gözaltılar sürüyor Selim Ali.
Rahat, hazır ol! Sen şöyle geç!
Yorucu, bıktırıcı… Elde avuçta yok.
Bu hangi hâl?
Anlaşılmaz dillerim var nicedir.
Ellerimi, gözlerimi bağlamışlar; ben nerdeyim?
Bir de mecburen okumamız isteniyor; pekiyi! Neden?
Cahil kalmayalım; güzel!
Tamam da kitaba, kültüre yani eğitime ayırdığın bütçe; futbola harcanandan, taşa toprağa yatırılandan az; çok az. Öğrenci de öğretmen de "gariban!"
Bırakın; isteyen okusun ve zaten bu işin altında kaldık. Gereksiz korumalara gerek yok! Ataları dinleyin bari! Zorla güzellik olmaaaz!
Dünyada birinci olduğumuz tek konu yok; oyalamayın pırıl pırıl akılları, kalpleri yani çocuklarımızı!
Üstün zekâlı milyonlarcamızın dünya peşine düşmüş; biz çer çöp karıştırıyoruz.
Yarın cevap veremeyiz bizi bu çocuklar hesaba çektiğinde!
Yolu tıkamayın; kenara lütfen!
İnat ve ilim/sanat bir arada olmaz. Rahatınız bozulacak ama yoldan çekilin. Evinize gidin. Mis gibi çay demleyin. Televizyon seyredin; kitaplar pasınızı, pozunuzu bozar mı; bozar.
Sizi dinleyecek bir dünyalı bulursanız onlara anlatın varsa bir şeyiniz.
Oyun bitti/game over!
Sizde bir dostluk bulamayan Cem Karacaların Allah Yâr çığlığı işte bu sizin zindanınızdan kaçışın sonsuz hikâyesi de bunu da anlamadığınızı nerden bileceksiniz!
Gıybet, kin, kan, cimrilik, ben bilirimcilik, Firavunluk, iki yüzlülük, makamperestlik, yalan, haksızlık, hırsızlık, arsızlık, yüzsüzlük, densizlik, had bilmezlik, hakka razı olmazlık, kabalık, saygısızlık,
dünyaya deli gibi sarılmaların arasından kim, kime, nasıl dost olur ki insan insana diyen Bilgin Abi kıyamet fotoğraflarından bir kısmını sayıyordu aslında.