“Sözün kıymeti îcâzındadır, kısalığındadır” 1 Yani makbul olan, veciz konuşmak, az sözle çok mana ifade edebilmektir.
Amerikalı yazar Hal Urban’ın, Positive Words, Powerful Results adındaki kitabında, “Konuştuğumuz dil, kullandığımız sözcükler hayatı nasıl yaşadığımızı göstermenin bir yolu aslında. Sözcüklerin ne derece güçlü olduğunu belki çoğumuz bilmiyoruz, ama iyi seçilmiş, yerinde kullanılmış sözler, belki de dünyayı değiştirme gücünü içinde barındırır” 2 diyor.
“Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir” atasözümüz meşhurdur. Kelimeler ve kelâmlar dünyayı değiştiremese bile, kendimizi değiştireceği; dolayısıyla, toplum hayatına nezahet katmak suretiyle dünyanın, yaşanılır bir dünya olmasına olumlu katkı sağlayabileceği muhakkak.
Mark Twain, “Bir tek güzel sözle iki ay yaşayabilirim” derken, bunu kastetmiş olmalı. “Güzel söz”, etkili, insanda iz bırakan; güzel duyguların yeşermesine sebep olan sözdür. Yoksa “güzelleştirilmiş” söz değildir!
Ebû Ümame’nin (ra) rivayet ettiği bir hadis-i şeriflerinde, Peygamberimiz (asm); “Allah, konuşmanızda sanat yapayım diye yapmacıklığa kaçmanızı çirkin görür.” 3 buyurmaktadır.
Bu hadiste kelâmın fıtrî olması, yapmacık konuşma tavırlarından, edebiyat yapayım derken lâfı eğip bükmekten kaçınılmasını istenmektedir. Zaten insanın vakarlı ve fıtrî olması, ağırlığını koruması, fıtrat dini olan İslâm’ın ahlâkî icaplarındandır.
Çünkü bir Arap atasözünde ifade edildiği gibi, “Söz kalpten çıkarsa kalbe kadar gider, dilden çıkarsa kulağı aşamaz.”
Demek ki, insanın özünde olduğu gibi, sözünde de sadâkat, samimiyet; incelik, içtenlik aranıyor.
Bu manaya mebnîdir ki, Hz. Süleyman (as); “Güzel sözler petekten damla damla sızan bala benzer. İnsanın ruhuna tat verir” diyor.
Toplum hayatında teşvik, tebliğ, ahd, akit; sohbet, nasihat sözle olduğu gibi; dedikodu, gıybet, bühtan da sözle vuku bulmaktadır. Bu, bir yönüyle, insanların maksadına matuftur.
Keza anlaşmalar, hayatî kararlar kalemden önce, kelâmla olmasının yanında; insanın ruhuna inşirah vermek de, gönlünü incitmek de söz ile oluyor.
İbn Arabî’nin şu cümlesi manidar: “Söz ve ibareler dinleyenler topluluğu için azık mesabesindedir. Senin o azıktan nasibin ancak yediğin kadarıdır.”
Sözün güzelliği, kişinin özelliğindendir.
Hz. Ali (ra), bu konuda, son noktayı koyuyor:
“Akıl tamamlandığında söz noksanlaşır.”
Dipnotlar:
1- Said Nursî, Sözler, 724.
2- Bilim Teknik, Ocak. 2008.
3- Câmiü’s-Sağîr, 2: 480 (Taberî’nin Kebîr’i).