"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Aşılar başarılı oldu mu?

Dr. Aytekin COŞKUN
08 Ocak 2021, Cuma
Bugüne kadar aşılama ile elde edilen başarılar nelerdir? Aşılamadaki temel amaç, toplumda özellikle bebek ve çocuklarda aşı ile önlenebilir hastalıkların ortaya çıkışını engellemek, bu hastalıklardan oluşabilecek ölümlerin ve sakatlıkların önüne geçmektir.

Aytekin Coşkun Dr. Öğretim Görevlisi / Biruni Üniversitesi Genel Cerrahi Uzmanı

Aşı nedir? Yazımıza aşı nedir, sorusu ile başlarsak, konuya daha iyi hâkim olabiliriz. Aşı; insan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan virüs, bakteri ve mikropların (burası çok önemli) hastalık yapma özellikleri ve salgıladıkları toksinlerin etkileri ortadan kaldırılarak geliştirilen biyolojik ürünlere denir.

Aşının önemi nedir; insanları hastalıklardan koruyabilmek için, sağlam ve risk altındaki kişilere öncelikle uygulanır. Vücut kendisine zarar vermeyen mikrop ya da toksinleri tanır ve onlara karşı bir savunma sistemi geliştirir. Böylece savunma sistemi kişiyi hastalıklara karşı korur ve bağışıklık kazanmasını sağlar ki, bu genellikle ömür boyudur.

Bugüne kadar aşılama ile elde edilen başarılar nelerdir? Aşılamadaki temel amaç, toplumda özellikle bebek ve çocuklarda aşı ile önlenebilir hastalıkların ortaya çıkışını engellemek, bu hastalıklardan oluşabilecek ölümlerin ve sakatlıkların önüne geçmektir. Yapılan bu çalışmalar sonucunda çiçek hastalığı tamamen yok edilmiştir. Yine çok önemli bir çocukluk çağı bulaşıcı hastalığı olan çocuk felci (poliomiyelit) Dünya genelinde aşılama çalışmaları ile hastalık yok edilme aşamasına getirilmiştir. 

Ayrıca Hepatit B Aşısı, BCG aşısı, Difteri, Boğmaca, Tetanos aşıları yıllardır bu manada kullanılır. Birçok hastalıkların önü bu şekilde önlenmiştir. Ayrıca Pnömokok, Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak aşıları da çocukluk çağından yetişkinliğe kadar bu manada kullanılagelmiştir. Toplumda hayatı tehdit eden salgınları önlemişlerdir.

Aşılar temelde kaça ayrılır?

Aşılar temelde ikiye ayrılır: 

A- Canlı aşı, B- Ölü aşı. 

Canlı Aşılar: Hastalığa sebep olan virüsün ya da bakterinin laboratuvar şartlarında etkinliği zayıflatılarak üretilir ve bağışıklık cevabı oluştururken, hastalık yapıcı özellikleri neredeyse ortadan kaldırılır. O yüzden bu aşılar bağışıklık sistemi zayıf ve baskılanmış kişilerde uygulanmaz. Ülkemizde kullanılan canlı aşılar BCG, OPA, KKK ve Suçiçeği aşılarıdır.

Ölü Aşılar; mikropların tamamı ya da bir kısmı öldürülmüş veya toksin yapıları değiştirilerek elde edilen aşılardır. Hepatit A, Hepatit B, Menenjit, Grip aşıları, Çocuk Felci aşıları, Difteri,

Tetanos aşıları bu grup aşılardandır.

Aşılamanın en önemli kazancı, hastalıklarından korunma yanında bu hastalıklar sebebiyle oluşan sakatlıkların, ölümlerin azaltılmasında çok önemli role sahip olmalarıdır. Aşılar da ilâçlar gibi birer tıbbi üründür ve bütün ilâçlar gibi bazı yan etkileri de olabilmektedir.

Aşı sonrası görülen yan etkiler nelerdir? 

Her aşıdan sonra zaman zaman bazı yan etkiler görülmektedir. Bunlar:

1. Enjeksiyon (iğne) yerinde ağrı, şişlik ve kızarıklık gelişmesi, bütün aşılardan sonra değişen oranlarda gözlenebilir. Bulgular genellikle 24-48 saat içinde kendiliğinden düzelmektedir. Şikâyetleri azaltmak için enjeksiyon yerine soğuk uygulama ve ağrı kesici alımı önerilmektedir.

2. Ateş, baş ağrısı, kas ağrısı ve iştahsızlık aşılardan sonra görülebilen sistemik belirtilerdir. Farklı aşılarda değişen oranlarda gözlenmektedir.

3. Çok az sıklıkla ishal ve kusma görülebilir.

4. Kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra ciltte döküntüler olabilir.

5. Parotitis (Kabakulak) olarak adlandırılan, yanakta bulunan tükürük bezlerinin şişmesi ile seyreden durum kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra sıklıkta görülebilir.

Aşıların içinde bulunan katkı maddeleri nelerdir? 

Aşılar son derece güvenilir biyolojik ürünlerdir. Üretim ve dağıtım aşamalarında çok sıkı kontrolden geçmektedirler. Ülkemizde kullanılan bütün aşılar Dünya Sağlık Örgütü, FDA (Food and Drug Administration) gibi dünyaca kabul görmüş otoritelerce, ya da TİTCK (Türkiye İlâç ve Tıbbî Cihazları Koruma) tarafından ruhsatlandırılmış, İyi Üretim Prosedürleri kurallarına uygun üretilmiş ürünlerdir. Uygulanan bütün aşı ve anti-serumlar analizlerden geçmiş ve güvenilirdirler. Analizden geçemeyen aşılar iade edilmekte ve yerine başka bir seriden aşı istenmektedir. Aşılar üretici firmadan alınıp aşılanacak kişiye uygulanana kadar, bütün sağlık kuruluşlarında soğuk zincir sistemi içerisinde uygun ısı aralığında korunmakta, sürekli izlenmektedir ve bu şekilde transport edilmektedir. 

Aşıların içinde ek maddeler var mıdır, varsa bunlar nelerdir? 

Aşılar, içlerinde Adjuvan olarak nitelenen, stabilize edici, koruyucu bazı maddeleri ihtiva eder. Adjuvan diye adlandırılan ek maddeler aşıların etkinliğini arttırmak içindir. Stabilize ediciler ise aşılar uygulanıncaya kadar stabil kalmasını sağlamak ve korumak üzere aşı flakonlarına ilâve edilen maddelerdir. Sıklıkla aşıların içlerinde, Adjuvan olarak Alüminyum Hidroksit, koruyucu olarak Thiomersal, Antibiyotik olarak Neomisin, Kanamisin, Eritromisin ve stabilize edici olarak Magnezyum Klorid bulunur. 

Sağlık çalışanlarındaki durum nedir? 

Hepimizde ki, bizler sağlık sisteminin içinde olmamıza rağmen, ciddî bilgi eksiklikleri ve doğruluğu ispatlanmamış bir sürü bilginin sosyal medya ve diğer basılı yayında olduklarını biliyoruz. Peki, biz bile neye inanacağımız noktasında tereddüt içinde kalırken sizlerin daha şiddetli tereddüt içinde olmanız kaçınılmaz. Buradan yola çıkarak 60’a yakın hekim arkadaşımızla yaptığımız meşveretlerde ortaya çıkan görüşleri sizlere aktarıyorum. Hekim arkadaşların içinde bile değişik görüşler hâkim bir pozisyon olduğu yazışmalarımızda ortaya çıktı. Dr. Mehmet Tayyip Aslan, Dr. Hasan Doğan, Dr. Mehmet Fırat, Dr. Muhtar Özsoy, Dr. Tacettin Yolcu gibi birçok arkadaşımızın yazılarından sizlere derlemeye çalıştım.

KORONA aşısına karşı herkes kendince bir duruş sergiliyor. Zaten gündemimizde KORONA aşısı var. Bütün dünyada yaygın şekilde enfeksiyon devam ediyor. Bununla beraber birçok sevdiğimiz, arkadaşımız, dostumuz ve akrabamızın vefatının üzüntüsü içindeyiz. Konu aslında çok önemli ve sağlıklı bir şekilde değerlendirme yapmamızı da gerekiyor. “Doktorum, aşı olacak mısın?” diye sorduklarında önce gülüyorum ve oturup sohbet etmek gerektiğini savunuyorum. 

Burada isimlerden ziyade görüşleri ön plana çıkarmayı uygun gördüm. Bununla birlikte herkesin bildiği bazı medyatik isimlerin görüşlerini de yazımıza aldık. Aşı karşıtı ve aşı yanlısı olan birçok hekim arkadaşımız var. Her iki tezde haklı olunan noktalar var. Amacımız bu konuyu bir açık oturum havasında, ama yazılı bir şekilde sizlere ifade edebilmek. Tez ve antitezleri okuyarak sizlerin de bir fikir edinmesini bekliyoruz. Biz tarafsızlık ilkesi içinde akla kapı açıyoruz, iradeyi elden almak istemiyoruz. En önemli olan buraya kadar yazmış olduğumuz temel bilgiler ışığında değerlendirmelerinizi ve buradan yola çıkmanızı diliyoruz. Aşı ile ilgili olarak Whatsapp ortamındaki yazılı farklı görüşleri sizlerle paylaşıyorum. Her bir görüş bir hekim arkadaşımızın ifadelerini ihtiva ediyor.

FARKLI GÖRÜŞLER

Öyle garip bir dönemdeyiz ki basit temel tıp bilgilerimizi bile kullanmayı unutuyoruz ve piyasada hiçbir mesnedi olmayan komplo teorilerine kendimizi teslim ediyoruz! Bir salgın karşısında yapılacaklar yeni keşfedilmedi. 1- Korunma ve yayılımı engelleyecek tedbirler 2- Hastaları iyileştirecek en uygun tedaviler (ilâç, destek, bakım) 3- Uzun vadede hastalığı yavaşlatacak, durduracak aşılama. Bunlar net olduğuna göre aşıyı tartışmak anlamsız. Aşı konusu etkinlik ve güvenilirlik açısından bizim için konuşulacak bir konu olabilir. Klâsik metot olan Çin Simvac aşısı uzun tecrübelere ve kullanıma sahip bir metot. Geçen gün görüştüğümüz bir Enfeksiyon Hekiminin dediği gibi (aynı fikirdeyim) SİMVAC en fazla etkisiz, bilinen ciddî yan etkisi yok. Diğer aşıların saklama ve nakil şartları şu aşamada ulaşımı zorlaştırıyor. Dolayısıyla elimizde pratik olarak Çin aşısı SİMVAC kalıyor. Benim düşüncem, aksi ispatlanmadıkça kim hangi aşıya ulaşma imkânına sahipse yaptırması yönünde. 

AŞI ELZEM

Diğer bir farklı görüş; ben de aşının elzem olduğunu düşünüyorum. Ancak kâr zarar oranı düşünüldüğünde ilk başta riskli gruptakilerin aşılanması uygun olacaktır. Ancak bizim gibi daha az riskli olan grupların süreci yakından takip edip korunma oranları ve yan etki oranlarını göz önüne alıp ona göre davranmaları uygun olacaktır. 

Başka bir farklı görüş: Yine bir hekim arkadaşın paylaşımı, bir alıntı, Stefano Montanari de Giulio Tarro ile aynı görüşleri savunuyor. “Hızla mutasyona uğrayan, antikor oluşturmayan koronavirüse karşı aşı hiçbir işe yaramaz. Kızamığın aşısı olur, soğuk algınlığının, nezlenin aşısı olmaz. Kişi hayatı boyunca 200 kez nezleye, soğuk algınlığına yakalansa dahi vücudunda antikor oluşmaz. Bu yüzden, hızla mutasyon geçiren koronavirüse karşı da aşı geliştirmek teknik olarak mümkün değil. Koronavirüse karşı aşı diye tutturmaları tam bir küresel ihanet. Düşünün, dünya üzerindeki 7 milyar insandan 600 milyonu aşı yapmaya zorladıkları takdirde muazzam paralar dönecek.” Dr. Montanari, kış aylarında yapılan soğuk algınlığı aşılarının da yanlış bir tutum olduğunu belirtiyor ve “Koronavirüse karşı yapmamız gereken, bağışıklık sistemimizi güçlendirmemizdir” diyor.

Yine farklı bir görüş de; Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın son tesbiti şöyle; “Bu senede aşıda durum özetle şöyle: Grip aşısı kalmadı, hangi korona aşısını verelim? Ölü virüslü mü, mRNA’lı mı, vektörlü mü, zayıflatılmış virüslü mü? Neli isterseniz hepsi de var” diyerek farklı bir üslûpla olaya yaklaşıyor. 

Sıklıkla duyduğumuz aşı çalışmalarındaki fazlar nedir?

Faz 1: Bu çalışma sağlıklı gönüllü kişilerde (20-80 arasında), ortalama 1-1,5 yılda tamamlanan ve amacı “güvenlilik” verisi elde etmek olan çalışmanın ilk halidir.

Faz 2: Amaç; ilâcın etkinliğinin hastalarda belirlenmesi, yan etkilerinin araştırılması ve doz-cevap verilerinin toplanmasıdır. Sıklıkla hastalığı olan 100-300 arası hasta gönüllü kişilerde uygulanır. Ortalama 2 yılı alır ve amacı “etkinlik ve güvenlilik” araştırmasıdır.

Faz 3: Amaç; ürünün klinik etkinliğini ve yan etkileri daha geniş bir hasta grubunda değerlendirilerek, hastalığı olan 1000-3000 hasta gönüllü kişilerde çok merkezli, çok uluslu, randomize ve çift kör olarak planlanan çalışmadır. Yaklaşık 3-4 yıl sürer ve amacı “etkinliğin kanıtlanması ve yan etkilerin” izlenmesidir.

Faz 4: Ortaya çıkan ürün, ilâç olarak kullanılmaya başlandıktan sonra yapılan klinik çalışmalardır. Bu çalışmalar genellikle binlerce gönüllü ile gerçekleştirilir ve uzun yıllar sürer. Bu çalışmaların ana amacı “uzun süreli güvenlilik” verilerinin toplanmasıdır.

Aşı çalışmaları kaç yıl sürer?

İlâç geliştirme sürecinde klinik öncesi çalışmalar ortalama 3- 6 yıl, klinik çalışmalar ise ortalama olarak 6-7 yıl arasında sürmektedir. Faz 4 evresi ise 1.5- 2 yıl kadar devam edebilir. Aşı Faz 4 döneminde piyasaya verilir ve yan etkileri takip edilir.

Ülkemizdeki son durum nedir? 

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, TÜBİTAK’ın dünyayı saran Koronavirüs salgınına karşı çalışmalarını hızlandırdığını, aşı ve ilâç geliştirme projelerini hızla sürdürdüğünü ifade etti. Bu kapsamda, TÜBİTAK desteği ile oluşturulan ‘Covid-19 Türkiye Platformu’ çatısı altında 25 farklı üniversite, 8 kamu araştırma kurumu ve 8 firmadan toplam 225 araştırmacı çalışmalarını yürütüyor. Buraya kadar aşı ile ilgili olarak daha objektif ve tarafsız olarak değerlendirebilmek adına birçok bilgiyi sizlere ifade ettim. Bu bilgileri Sağlık Bakanlığı’nın resmî internet sitesinden derledim. Bu bilgileri daha etraflıca okumak isteyenler buraya müracaat edebilirler. (www.saglik.gov.tr/asılar)

DEVAM EDECEK

Okunma Sayısı: 5014
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nurcan

    8.1.2021 19:05:49

    Kaleminize saglik lakin benim asil duymak istedigim hatta cogunlugun duymak istedigi asilarin icerikleri cesutli helallik sikintisi olan hayvan veya cenin hucrelerinde gelistirildigi prospektuslerde de yazildigi cogu yerde yazildi soylendi bu konu hakkindaki bilgileride bekliyoruz insallah.

  • Hasan Güneş

    8.1.2021 12:49:12

    Teşekkür ederiz, Aytekin hocam. Güzel bir çalışma..

  • Ömer

    8.1.2021 09:45:58

    Tebrikler kaleminize sağlık.Güzel bir bilgilendirme yazısı olmuş.Tekrar tahkik etmenin ve sahasında liyakatli insanlarla meşveret etmenizin,akla kapı açmanız takdireşayan. Teşekkürler, her zaman olduğu gibi diğer bölümü acilen bekliyoruz.Muhabbetle selamlar

  • Sedat kurt almanya ahlen

    8.1.2021 02:53:05

    Teşekkürler Aytekin hocam

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı