İstanbul Politikalar Merkezi ve Ankara Enstitüsü’nün “Türkiye’de dindarlık algısı” araştırmasında vatandaşların yüzde 73’ünün “Türkiye’de dindarlığın azaldığı”nı belirtmeleri vahameti ortaya koyuyor.
“Deist” olduğunu belirtenlerin yüzde 3,2; “ateist” olduğunu söyleyenlerin yüzde 2,7 orana çıktığı araştırmada, dinin fert ve toplum hayatından dışlanmasının en baş sebebi olarak dinî değerlerin siyasette istismarı gelirken her türlü yalan ve tezviratı kullanan siyasetin dini suiistimalinin insanları dinden soğuttuğu gerçeği bir defa daha teyid ediliyor.
İktidar partisinin “arka bahçesi” haline getirilen Diyanet İşleri Başkanlığı’na güvenin hızla azalması,dinin siyasette suiistimalinin en çok dine ve mânevî değerlere verdiği zararı ortaya koyuyor.
İSRAİL’LE ONCA İŞBİRLİĞİNE BAKMADAN…
Ne var ki “iktidar cephesi”nin din üzerinden siyasetle siyasi rakiplerini din aleyhtarlığı”na sevketme saplantısı devam ediliyor.
İsrail’in çocukların ve kadınların büyük yekûn teşkil ettiği on altı bini aşan sivili katledilp otuz beş binden fazlasını yaraladığı Gazze soykırımına karşı AKP iktidarında ve “tek kişilik hükûmet”te İsrail’le imzalanan yüzlerce anlaşma ve işbirliğinden bir teki dahi iptal edilmezken, Filistin halkına hiçbir faydası olmayan iç kamuoyuna yönelik “Ey İsrail!” çıkışları üzerinden “Cumhurbaşkanı’nın İslâm âleminin lideri” olduğu yanıltmalarının tekrarlanması bunun son göstergesi.
Cumhurbaşkanı’nın “ikinci yardım gemimiz ve on iki uçakla Filistinlilere toplam bin beş yüz ton yardım gönderiyoruz” sözü parlatılarak onca ekonomik-ticari, siyasi, askerî işbirliği görmezden gelinip sanki bir tek Türkiye’den yardım gitmiş propagandası yapılıyor.
İsrail’in 7 Ekim’deki saldırılarından bu yana Türkiye’deki limanlardan her biri bin beş yüz tonluk en az 325 gemi ve yüzlerce kargo uçağı ile İsrail’e başta silah endüstrisinin temel girdisi olan demir-çelik ile silâh yapımında kullanılan ara maddeler olmak üzere petrol, gıda, yakıt, çimento, tekstil ve benzeri ürünlerin kesintisiz taşınması tek kelime sorgulanmadan. Manavgat’tan su, Malatya-Kürecik’ten istihbarat, Konya’dan askerî eğitim verilmesine, İsrail’le ticaretin yüzde 532 arttırılmasına bakılmadan…
RAKİPLERİNİ “DİN ALEYHTARI” GÖSTERME İNSAFSIZLIĞI
Ve sırf siyasi rant saikleriyle siyasi rakiplerin bütünüyle “İslâmiyetten hâriçmiş”, “din karşıtıymış” gibi gösterilmesi.
Kutuplaştırma ve gerginlikten beslenen “tek kişilik hükûmet”te kamudaki yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvetin, millet malını peşkeşin üstünün örtülmesi hesabıyla muhalefetin en mâkul bir eleştirilerinin bile “din aleyhtarlığı”, hatta “din düşmanlığı” olarak çarpıtılması.
Daha önce iktidar partisi milletvekillerinin, “Erdoğan’a dokunmak bile ibadettir”, “Tayyip Erdoğan için her gün iki rekât şükür namazı kılmamız gerekir” lâflarına benzer “yandaş medya”da kerâmeti kendilerinden menkul övgüler diziliyor.
Ve bütün bunlar, dini istismarın dinden uzaklaştırdığı tesbitini teyid ediyor.