Bilindiği gibi AKP iktidarında yetkililer, başta Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanlar’daki Müslüman ülkelerle bütün bölgeye ve dünyaya yayılan Türk dizileriyle övündüler.

Dönemin RTÜK’ten sorumlu bakanları sözkonusu “dizilerin ticarî kaygı ile çekildiğini” söyleyerek, aldıkları onca şikâyete rağmen “RTÜK üzerinde etkilerinin olmadığı”nı ileri sürerek, sonuçta dizilerle yapılan diz boyu ahlâkı dejenere operasyonlarına ilgisiz kaldılar.

BÜTÜN DÜNYADA TEPKİ GÖSTERİLİRKEN…

Dahası Kültür Bakanları, milletin mânevî kültür yapısını felç eden dizilerin ihracını “bir gelir kapısı” olarak görüp savundular.

Hâlen 150 ülkede izlendiği belirtilen “Türk dizileri”nden şikâyetler, dizilerin bolca seyredildiği Arap âleminden, bilhassa popülerleştiği Körfez ülkelerinden geldi. Arap coğrafyasında mahremiyeti hiçe sayan, her türlü çarpık ilişkileri sıradanlaştıran Türk dizilerine karşı büyük bir tepki oluştu. Bu ülkeleri ziyarete giden Cumhurbaşkanı’na bizzat devlet başkanlarıyla ilgili bakanlar şikâyet ettiler.

Bu arada müstehcenlik, aşırılık ve şiddet içeren Türk yapımı diziler, toplumun ahlâk ve mâneviyatını bozduğu; bilhassa gençlerin gelişimini olumsuz etkilediği gerekçesiyle, Azerbaycan ve Tacikistan gibi Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin millî televizyonlarında yasaklanırken, halk arasında “Türk dizilerindeki gibi olasın!” beddûası tuttu.

Suudi Arabistan’da “şeytani ve Allah düşmanı Türk dizilerini izlemeyin” fetvaları verildi. El Ezher Üniversitesi, Arapça dublajlı Türk dizilerinin âile içinde duygusal şizofreni zehrini yaydığını, bu yüzden boşanmaların arttığını belirtti. “Türk dizileri”  izlenmesin diye çanak antenler söküldü.

DİZİ DİZİ AHLÂK DIŞILIK!

Pakistan’da reytinglerle yayılan Türk dizilerinin eğlence sektörünü de zıvanadan çıkarıp toplum için büyük tehlike ve tehdit oluşturduğu tepkisi gösterildi. 

Türkiye’de ise en ufak bir siyasi eleştiriye program durdurmadan ekranı karartmaya varan ceza üstüne ceza yağdıran RTÜK, açık saçıklığı terviç eden, gayr-i meşruluğu özendiren, en muhafazakâr âileleri bile “dünyevileşerek” zıvanadan çıkmış halde gösteren filmleri ya aylarca, yıllarca görmezden geliyor ya da vatandaşlardan iletilen on binlerce şikâyet üzerine göstermelik cezâlarla geçiştiriyor.

“Sahtekâr imam” imajını yayan, cemaat ve tarikatları “sapkın” , muhafazakâr âileleri “dolandırıcı” ve “üçkağıtçı” olarak gösteren, şiddet ve müstehcenliği enjekte eden bir “yaşantı” lanse ediliyor.

“Dindar” olarak gösterilen âilelerin “aşk ilişkileri”yle gayr-ı meşru hayat içinde debelendikleri havasını veren, dindarların da “seküler âile yaşantısı”nda olduklarını propaganda eden diziler bizzat devlet ve “iktidara iliştirilmiş kanallar”da yayınlanıyor. Ve bütün bu rezâletler, “Türk milletinin kültürü” ve “âile yapısı” olarak yaydırılıyor.

Özetle, “Türk dizileri” üzerinden kanallarda dizi dizi ahlâk dışılık akıyor; en basit bir siyasi ikazı dahi hazmedemeyen Saray ve “tek kişilik hükûmet” ise göstermelik cezalarla, yine kuru kınamalarla geçiştirip seyretmekle kalıyor…