"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Pandora’nın kutusu” açıldı, ama

Cevher İLHAN
23 Ekim 2021, Cumartesi
TESBİT

Türkiye’de gündem âdeta öğütülüyor. En son “Pandora belgeleri” olarak adlandırılan ifşaatlar da âdeta geçiştirildi.

Türkiye’deki medyadan bir tek gazetecinin çağrılmadığı küresel gazeteciliğin yolsuzluk ve kanun dışılığı araştırmasında ülkelerdeki yerli şirketlerin “yasaya uydurularak” mal varlıklarını, paralarını yurtdışına transferle vergi kaçakçılığını yapılması olarak özetlenen “vergi cennetleri”ni deşifre edildi.  

Çarpıcı olan, Türkiye’den de 220 isimden birkaç ismin, “tek kişilik yönetim”de devlette aldıkları ihale bedeli 200 milyar doları bulan ve “yandaş şirketler” olarak adlandırılan ilk beş şirketin sahiplerinin “vergi cennetleri”ne para aktaranların başında gelmesi.

Daha da çarpıcısı, “vergi cenneti”ne 210.7 milyon dolar gönderen şirketten 105 milyon doların “bağış” adı altında çıkarılması ve “bağış”ın kime ve nereye yapıldığının gizlenmesi…

Yine tekstil, enerji, inşaat, finans ve telekomünikasyon alanında faaliyet gösteren Türkiye merkezli dolar garantili devlet ihaleleri alan bir diğer holding yurtdışında ilişkili olduğu Britanya Virjin Adaları merkezli dört şirketten birine para göndererek vergiden “yasal olarak” kaçırılmış. 

En çarpıcısı, dünyayı sarsan belge sızıntılarına her gün bir yenisi daha eklenirken “yerli” holdinglerin “yabancı” şirketler aracılığıyla dünyadaki para ticaretini aklamaları ve vergi kaçırmaları olarak ortaya çıkarken, siyasi iktidarın mevzubahis holding sahipleri gibi “legal hırsızlık” olarak tanımlanan bu çarpıklığa karşı her şey normalmiş gibi hiç oralı olmaması.

Gerçekten, Sarayı yapan, şehir hastanelerini işleten müteahhitlik firmasının, Türkiye’de kazandığı paraları, yurtdışındaki vergi cennetlerine kaçırması ve tek bir şirketin tek bir yılda, vergi cennetlerine kaçırdığı paranın, 211 milyon dolar bulmasına karşı neden siyasi iktidar kulağının üstüne yattı?

Bir yandan “yerlilik” ve “millilik”ten dem vururken, diğer yandan enerji şirketlerini İngilizlere satan siyasi iktidar, “havuz müteahhitleri”nin, mallarını, mülklerini nakde çevirip, yurtdışına dolar olarak transferlerine neden bu denli bigâne?

Daha Man Adası skandalının hesâbı verilmezken, yurtiçindeki vergiden kaçırmak için yurtdışına kaçırılan paraların üzerine neden gidilmiyor. Sahi neden?

VAZİYET

 Şimdi de “kara para listesi”!

Türkiye, taraf olup “uyacağına” imza attığı ve Anayasasında “uluslararası sözleşmeler”e bağlı kalacağı taahhüdüne karşılık Türkiye, AİHM’e en fazla hak ihlali başvurusu yapılan ülkeler arasında Rusya’nın ardından ikinci sırada. AİHM’de karara bağlanmayı bekleyen 68 bin 450 davanın yüzde 21.4’ü Türkiye’den… 

Yürütmenin yanısıra yasama ve yargının “tek kişi”ye bağlandığı “parti devleti”nde yargıya tepeden “gerekli tâlimatların verildiği”, hukukun “siyasetin sopası” haline getirildiği, yargıya güvenin sıfırlandığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının tepeden “tâlimlat”larla yerel mahkemelerce dinlenilmediği ve AİHM kararlarının açıkça uygulanmadığı vartada Türkiye uluslararası zeminlerde hukukun üstünlüğünün, yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının olmadığı “hibrit/melez demokrasiler” kategorisine düşürüyor. 

Uluslararası zeminde ciddi sıkıntılara sokan bu çarpıklığa şimdi de buna Türkiye’nin 24 Eylül 1991’de üye olduğu OECD bünyesinde kurulan 39 üyeli Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu (FATF) “kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda “yeterince çaba göstermeyen” ülkelerin bulunduğu ‘gri liste’ye alınması ekleniyor. 

Ve kara paranın aklanmasının önlenmesine ilişkin “gri liste”ye alınmasının beynelmilel zeminlerde Türkiye’yi daha da zora sokacağı belirtiliyor.

Problem üstüne problem…

KISACA

“Erdoğan’ın etrafında dalkavuk ağı var”

“İktidar cephesi”nden gelen, “millet ittifakı”nı ve muhalefeti acımasızca hedef alan siyasi eleştiri ve tartışmaları aşan salvolar ve saldırılara kamuoyu artık âşina.

O denli ki muhalefetin ekonomiden eğitime, sağlıktan tarıma ve dış politikaya dair yaptığı ciddi ikazlar çoğu kez “İktidara ilişik medya”da çarpıtılarak bir dizi tahrikle provoke edilerek karambola getiriliyor. 

İlginç olan son süreçte sözkonusu eleştirilerin “iktidar cephesi”nden de artması. 

Mesela daha önce Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişâre Kurulu üyesi iken “KHK’ler fâciadır” diye yapılan haksızlığa ve hukuksuzluğa dikkat çektiği için “yandaş medya”ca eleştirilen AKP kurucusu Meclis eski Başkanı Arınç amansızca eleştirilere mâruz kalmış, iktidar partisi yorumcularınca ve özellikle Bahçeli tarafından âdeta topa tutulmuştu. 

En son eleştiri kervanına AKP iktidarının destekçisi olduğunu her fırsatta tekrarlayan Vatan Partisi Genel Başkanı Perkinçek’in katılması dikkat çekici oldu. 

“Sayın Tayyip Erdoğan’ın etrafında dalkavuk ağı var” diyen Perinçek, “Gerçeklerin ona söylenmediğini görüyorum. Çöken rejimler halkla arasına duvarlar çeker, çöken rejimler şatafatlı saraylar yapar. AK Parti’nin inişte olduğu ve kaybettiği kesin. Erdoğan’a birilerinin doğruları söylemesi lazım” ifadelerini kullandı. (Duvar, 9.9.21)

İlginç olan, Arınç’a o denli tehevvürle cevap veren “iktidar cephesi”nin Perinçek’in “Erdoğan’ın etrafında dalkavuk ağı var” çıkışını geçiştirmesiydi. 

Acaba neden?

Okunma Sayısı: 2141
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ferhat ardıç

    23.10.2021 07:42:01

    Ne kadar meraklıymışlar ihale dağıtmaya sanki bu dünyaya bunun için gelmişler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı