Mâlum, 14-28 Haziran seçimlerinin iki turunda Cumhurbaşkanı ile “görüşmesi”den sonra “millet ittifakı” ortak adayına karşı “cumhur ittifakı” adayını destekleyen Sinan Oğan’ın kısa sürede servetini ve mal varlığını kat kat katladığına dair bazı haber çıkmıştı.
Peşinden de bir televizyonda önceden sahip olduğu 30 milyon değerindeki malikhânesine ek olarak yine 30 milyon değerinde yeni arazi ile konut aldığı, bugünkü kurla yaklaşık 65 milyon liralık iki yeni gayrimenkul yatırımı yaptığına dair istifhamlar sıralanmıştı.
Ve seçim kampanyasında Cumhurbaşkanı’nın rakip adayları sayarken kendisi için kullandığı “onu saymaya bile gerek yok” istihfafına, “Bunlara göre Türk milliyetçilerinin oyu ‘zaten çantada kekliktir’ ama Sn. Erdoğan 14 Mayıs’ta çantada ne olduğunu iyi görecektir, unutma cüceyi payızda sayarlar” tepkisiyle meydan okumuştu.
Buna göre Iğdır’da “cüce” denilen civcivlerin tilki kapmasına, hastalıkla telef olmalarına karşı “payız” denilen Sonbaharda tavuk olduktan sonra sayılıp kümese kapatılmalarına atfen Cumhurbaşkanının kendisini hafife almasına içerlenmişti.
Bunun içindir ki “cumhur ittifakı’nı destekleme kararı”nın kolay alınmadığını, Erdoğan’la “görüşme”de “sorunları anlatıp sağladıkları mutabakatları” sorduruyor.
Keza yeni kurduğu partisinin bir ildeki binasının açılışında Erdoğan’ın kendisi için “gerek yok” demesine bir vatandaşın ‘’peki niye gittin de yamandın o zaman ona?” tepkisine ‘’anlatacağım hepsini, sadece dinleyin!” diye geçiştirirken, ‘’iki aşamalı bir süreçte hedeflerimizin önemli bir kısmına ulaştık” ifadesi, sözünü ettiği “ulaşılan hedefler”e bir dizi istifhamı sözkonusu ediyor.
Sormak lazım; gerçekten “payızda cüceler sayıldı” mı? Sonra ne oldu da S.Oğan, seçimlerde “demokratik muhalefet” kulvarından ayrılıp “tek kişilik otoriter iktidar” cephesine geçti?
Hâsılı vaziyet şu ki ikna edici cevapları alınamadığından bu sorular hâlâ soruluyor…
TESBİT
“Beklentin başkaymış” tepkisi
Bir diğer tartışma, Oğan’ın son safhada “millet ittifakı” ortak adayı Kılıçdaroğlu’nu hedef alıp siyasi salvoları savurması tetiklendi.
En son “eğer ‘altılı masa’ adayını destekleyip cumhurbaşkanı seçtirseydik ekonomi krize girecek siyasal kavga giderek derinleşecek, yeniden seçim konuşulur olacaktı” deyip ‘’erken seçim kanaati”ni açıklaması dikkatleri çekti.
Bu arada “bana ülkeyi ‘yönetemeyeceğiz, kriz çıkar” dediğini iddia ettiği Kılıçdaroğlu’nun sosyal medyadan “Bu ülkeyi ben yönetmiş olsam çıkacak tek kriz; senin şahsi ekonomik krizin olacaktı. (...) Senin beklentin başkaymış… Sen bekacı değil, paracıymışsın…” ağır eleştirisi karambola geldi.
GARABET
Seçimde yüzdeleri yuvarlama!
Bir diğer garabet, Oğan’ın seçim gecesi Erdoğan’ı arayıp “Sakın yüzde 4.5’u yüzde 50’ye yuvarlamayın” uyarısıyla AKP iktidarında, “Saray yönetimi”nde “oyların yuvarlatıldığı” ikrarı oldu.
Bu ikrar, partili Cumhurbaşkanına “her seçimde bunu yapıyorsunuz, bu defa yapmayın” anlamına gelirken, özellikle “tek kişilik yönetim”de devlet imkân ve araçlarının tepe tepe kullanıldığı seçim ve referandumlardaki seçim ve sandık hilelerini hatırlattı.
Yüzde 48.59’a karşı yüzde 51.41’le geç(iril)en 17 Nisan 2016’daki “tek kişilik rejim” referandumunda sandıkların açılmasına beş kala YSK’nin 2.5 milyon “mühürsüz geçersiz oy”un yasalara açıkça aykırı olarak “geçerli” saymakla “atı alan Üsküdar’ı geçti” oldubittisini ortaya koydu.
Yine 30 Mart 2019’daki İstanbul’daki mahalli seçimlerde aynı zarfa konulup aynı sandığa atılan dört oy pusulasından bir tek muhalefetin adayı İmamoğlu’nun kazandığı “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı” pusulasının iptali çarpıklığını gözler önüne getirtti.
İbret-i âlem olarak…
HAFTANIN SÖZÜ
“O kadar grileştik ki…”
“Halka bir ‘müjde’ diye sunulan “ak listenin” kimleri aklayacağı meçhul. (…) Yolsuzluktan nepotizme, verimsizlikten kamu israfına dek o kadar grileştik ki, bizi değil Mali Eylem Görev Gücü (FATF), ancak kendi iç temizliğimiz aklayabilir...”
Şeref Oğuz, (www.ekonomim.com, 2.7.24)
SÖZÜN ÖZÜ
“Selâmet-i vatan için…”
“Selâmet-i vatan için bir fikrim var. İşte ‘sulh-u umumî, aff-ı umumî ve ref-i imtiyaz (imtiyazın, kayırmacılığın kaldırılması) lâzım. Tâ ki biri bir imtiyaz ile başkasına haşerat nazarıyla bakmakla nifak çıkmasın.”
Bediüzzaman, (Divan-ı Harb-i Örfi, Eski Said Dönemi Eserleri, 136)