"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risalelerin basımı neden “devlet tekeli”ne alınıyor?

Cevher İLHAN
15 Temmuz 2014, Salı
KOMİSYONDA RİSALELERE “DEVLET TEKELİ”-4
Esasen Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 47. maddesinde “kamuya mal etme”nin şartları çok farklı olmasına rağmen iktidar partisinin Plân ve Bütçe Komisyonu’ndan “madde”yi bu şekilde geçirmesi, birçok açıdan mahzurlu.
Evvela, Türkiye’de veya Türkiye dışında vatandaşlar tarafından vücuda getirilen bir eserin yayınlanmış nüshalarının iki yıldan beri basılamaması ve tükenmesi şartı var. Keza hak sahibinin ve varislerinin-ilgililerinin uygun bir süre içinde eseri “basamayacakları”nın tespit edilmesi gerekiyor.
Yani mevcut kanuna göre “memleket kültürü için önemi hâiz olan eser”in “kamuya mal edilmesi” için bir nevi sahipsiz kalmış olmasının yanısıra Kültür Bakanlığı’nın yine de mirasçılarının/varislerinin iznini alması şart. Ancak bu şartlarla Bakanlık bir eseri aslına sâdık kalarak basabiliyor…
Yeni kanun değişikliği, bu şartları ortadan kaldırıyor; eserin “kamuya mal edilmesi”yle basımını kayıtsız-şartsız Bakanlar Kurulu’nun uhdesine veriyor. Bundandır ki CHP’li komisyon üyesi İzmir milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, söz konusu “madde” değişikliğini “kanun”la, “kanun gerekçesi”yle ve hatta “bandrol tartışması”yla hiçbir ilgisi olmayan “ap ayrı bir bağlamda” kanunun mantığına aykırı görüyor. “Kanundaki şartları niye kaldırdınız?” diye soruyor…

MADDE, HİÇBİR ŞEYİ ÇÖZMÜYOR

Komisyon üyesi CHP Mersin milletvekili Vahap Seçer’in, “Bu Risale-i Nur meselesinden önce yani son o hukuki mirasçılarının yarattığı sorundan önce böyle bir sorun yoktu, eski 47. madde hükümleri çerçevesinde bunlar basılabiliyor değil mi? Bu Nur Risaleleriyle başlayan bir problem mi?” sorusuna Bakanlık görevlisinin verdiği “cevaplar”da işin perde arkası ortaya çıkıyor.
Öncelikle Bakanlık yetkilisinin, birkaç yıl önce İstiklal Marşı’nda da yurt dışında benzer bir problem yaşandığını söyleyip, “aynı zamanda yayınlanmış eserin iki yıldan beri tükenmiş bulunması” kaydını hatırlatarak, Zeki Müren’in bir eseriyle ilgili Ajda Pekkan ve Muazzez Abacı bir albüm çıkarıyor ve bu eserle ilgili varis bulunamadığı için şu an yayınlayamıyorlar” örneğini vermesine, Türeli’nin “O zaman kanuna ‘Hak sahibine ulaşılamaması’ şartını ekleme” teklifi karşılık bulmuyor.
Diğer yandan Bakanlık görevlisinin komisyonda açık açık “Herhangi bir eserin iki yıl içerisinde bitmiş olduğunu tespitimiz mümkün değil” itirafı, mevcut maddenin işletilmesinin de imkânsızlığını ele veriyor.
Ve “Müşterek hâlinde mülkiyet olduğu için mirasçıların hepsinin muvafakat vermemesi ve isteseler bile birbirleriyle anlaşamadıkları zaman o eseri yine yayınlamayacak” sözleri, yeni “madde”nin maksadını deşifre ediyor. “Mirasçıların mutâbakatı” gerekçesiyle “bandrol yasağı”nın ihdas edilip aylardır risalelerin basımının engellenmesinin bütünüyle bir bahaneden ibâret olduğunu bir defa daha su yüzüne çıkarıyor.
Özetle, komisyon başkanının ve komisyondaki Bakanın, “Madde şu haliyle çözüyor” iddiası, bir defa daha havada kalıyor. Zira madde ne “bandrol engeli”ni, ne de risale basımını çözmüyor, tam tersine kamulaştırmakla, devletin tekeline alıp devletleştirmekle engelliyor...

ORTADA “SORUN” YOKKEN…

Anlaşılan o ki, CHP milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, komisyonda Bakan Ayşenur İslâmoğlu’na hitaben “Bunun kültürle, telif eserlerle, korumayla falan ilgisi yok, siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz, konu tümüyle siyasileştirilmiş. Bu kanunla devlet risalelerin basımını tekeline alacak, keyfine göre ister basacak, ister basmayacak” değerlendirmesinde düğümleniyor.
“Devlet, kitabın basılması için bütün şartları, gereken koşulları hazırlar, eserin sahibi ve mirasçılarıyla ilgili gereken tedbirleri alır. Çok ayıptır, bu maddenin çekilmesi gerekir” diyen Kuşoğlu’nun uyarısıyla, madde sadece risalelerle değil, diğer eserlerle ilgili engellemeyi getiriyor.  
Aslında “mesele”, Kuşoğlu’nun “Şimdi Risale-i Nur’lar piyasada var mı, bulunuyor mu? Bulunuyor. Bulunmamasıyla, bundan sonra tüketileceğiyle ilgili bir tehlike var mı? Yok. Öyle bir sıkıntı söz konusu değil. Belli ki yapay, yaptırılmış, oluşturulmuş bir şikâyet var, onun hâricinde herhangi bir sorun yok. Peki ortada teknik yönden herhangi bir sorun/sıkıntı yokken neden getirilir bu? Bizim Kültür Bakanımız nerededir Allah aşkına, neyle uğraşır? Yani, kültürle ilgili hiçbir şey yok. Ne yapıyoruz, niçin bunu getiririz, ne amaçlarız bütün bunlarla?” sorularıyla özetleniyor…
Gerçekten, “Türk kültürünün korunması için” yapılması gereken onca şey varken Bakanlık neden risalelerin basımıyla uğraşır? Sahi siyasî iktidar, risalelerin basımını neden “devlet tekeli”ne alır?
“Kamuya mal etme” operasyonunun perde arkası bu soruların cevabında…
Okunma Sayısı: 1709
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı