Bilindiği gibi Diyarbakır’da “Biji serok Ahmet! (Yaşasın başkan Ahmet!” diye karşılanmasına karşı “PKK’ya şirinlik yapacağım derken milli haysiyet ve mahşeri vicdanla bir kez daha ters düşmüştür” diye ateş püskürmüştü.
Davutoğlu’nu “yıllarca gizli ve potansiyel bir bölücü olduğunu özenle saklamayı başarmak”la itham ederek “şuursuzluk”la suçlayan Bahçeli, ‘Başbakan ve saraydaki hamisi Kandil ve İmralı’yla birlikte amaç ve emel birliği yapmış; yeni bir millet inşa etmek için devreye çoktan girmişlerdir. Bu vahim gelişme Türk milleti için öldürücü nitelikli bölücü provokasyondur” eleştirilerini savurmuştu. Daha sonra da kamuoyu önünde defalarca veryansın etmiş, Davutoğlu’na saldırılarını sürdürmüştü.
Ancak en son Diyarbakır’da partisinin toplantısında “millet İttifakı”nı ve HDP’yi hedef alıp Ahmed Arif’in bir şiirinden okuyan Cumhurbaşkanı’nın “Biji Erdoğan!” ve “Serok Erdoğan!” sloganlarıyla karşılanmasına karşı başkalarını sırf bu slogandan dolayı “bölücülük”ten “provokatörlüğe” bir yığın tahkirde bulunup demediğini bırakmayan Bahçeli’nin buna ne diyeceği merak konusu oldu.
Bundandır ki daha önce “Kürt kardeşlerim bana ‘serok Ahmet’ dediğinde ben teröristlerle işbirliği ediyorum. Erdoğan’a ‘serok’ dendiğinde barış sembolü mü oluyor?” diye soran ve “Kürtler ‘serok Ahmet’ dediğinde terörist olacak, ‘serok Erdoğan’ dediğinde Erdoğan lider olacak, bu istismardır” eleştirisinde bulunan GP Genel Başkanı Davutoğlu twitterde “Sn. Bahçeli, Diyarbakır’da atılan ‘serok Erdoğan’ sloganlarını duydunuz mu? Biz gurur duyarız ama siz sevmezsiniz bu ifadeyi. O yüzden sormak istedim hâlâ “aday belli, karar net” mi?” sorusuyla garip çelişkiyi nazara verdi.
Ve DP Genel Başkan Yardımcısı Enginyurt’un “Kürtçe konuşanı, şarkı söyleyeni bölücü ilan edip, kendine Kürtçe “serok hoş geldin” dedirtmek ve alkışlamak nasıl bir anlayış? Durum nettir. Erdoğan’ın yanındaysanız her şey serbest. Karşısında iseniz, ‘zillet, illet, Fetöcü, PKK’lı’ ilan edilirsiniz. Diliniz çok kötü be Hacı” eleştirisi çarpıklığı ortaya çıkardı.
Sahi “Bahçeli şimdi Erdoğan’a ne diyecek Bahçeli, Cumhurbaşkanına da ‘Hey serok Erdoğan!’ diyebilecek mi?
İKRAR
99 milyon 999 bin 990 doların akıbeti
2014’te ayyuka çıkan yurtdışından dönemin Başbakanının oğlunun yönetiminde bulunduğu Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’na (TÜRGEV) yurtdışından 99 milyon 999 bin 990 Amerikan Doları para geldiği iddiası son günlerde yeniden tartışma konusu.
Zira tıpkı doların tırmanmasını durdurmak için harcanan 128 milyar doların nereye ve kimlere gittiği sorusun cevapsız kalmasında olduğu gibi üzerinden sekiz yıl geçmesine rağmen 99 milyon 999 bin 990 Amerikan Dolarının akıbetine dair sorular hep cevapsız kaldı.
Oysa muhalefet milletvekillerinin soru önergelerine karşı dönemin Başbakan Yardımcısı Arınç, sözkonusu vakfa yurtiçinden 29 milyon lira, yurtdışından ise 99 milyon 999 bin 990 ABD doları bağış ve yardım yapıldığını açıkça ifade etmişti. “Kurumsal kayıtlarda yapılan incelemede; eski kısa adı İSEGEV olan TÜRGEV’e 27 Şubat 2008 tarihinden sonra muhtelif gerçek ve tüzel kişilerce yapılan yurtiçi bağış ve yardımlar 29 milyon 666 bin 533 TL, yurtdışı bağış ve yardımlar 99 milyon 999 bin 990 Amerikan Dolarıdır” ikrarında bulunmuştu. (gazeteler, 9.4.14; Hürriyet, 10.4.14)
Çarpıcı olan, kayıtlara geçen ve dönemin Başbakan Yardımcısı’nca bizzat ikrar edilen vakıanın hâlâ geçiştirilmesi. Hâlâ siyasi spekülasyonlarla karambola getirilmesi.
Gerçekten siyasi iktidarın bir medya grubunu “yandaş” yapmak için peşkeş çekilen 750 milyon dolar “kredi”nin akıbetine benzer 99 milyon 999 bin 990 Amerikan Doları ne oldu? Sonra neden 100 milyon değil de “99 milyon 999 bin 990 Amerikan Dolar”la kalındı?
Bu soruların da cevabı bekleniyor?