Ağır kış şartlarında yine aynı “sisli-puslu hava”nın “gerekçe” gösterilmesi, yirmi gün öncesinde olduğu gibi neden “İHA’larla benzeri istihbarat araçlarının devreye sokulmadığı, gerekli istihbaratın sağlanamadığı, üssün daha güvenli bir bölgeye taşınmadığı, bu alandaki operasyonların bahar - yaz aylarına bırakılmadığı” sorularını sordururken, bir defa daha “sınır ötesi askeri operasyonlar”ı gündeme getirdi.

Her defasında Milli Savunma Bakanlığı’yla resmi mercilerden yapılan terör örgütüne ait sığınakların, silâh depolarının, lojistik yığınaklarının imha edildiği ve “teröristlerin etkisiz hale getirildiği” bildirileri artık gına getirdiğinden, “imha stratejisi”ne dair tartışmalar alevlendi.

“NETİCESİZ STRATEJİ” SORGULANIYOR

Kırk yıldır PKK üzerinden Türkiye’ye ve bölge ülkelerine karşı tahrik edilen, on binlerce güvenlik görevlisinin şehit verildiği, bölge insanı ve sivillerle birlikte en az 100 bin insanın katledildiği kanlı teröre karşı aynı “neticesiz strateji” devam ediyor.

Zira düşülen vartada birkaç GAP’ı inşa edecek yüz milyarlarca doların, bir trilyondan fazla paranın terörle mücadeleye harcandığı belirtiliyor. Bin beş yüz köyün ve mezranın boşaltıldığından bahsediliyor. Ve başta Genelkurmay eski başkanlarıyla yıllarca terörle mücadele eden komutanların ikrarlarıyla gerçek ortaya çıkıyor.

Oysa uzmanlar, teröristleri sınıra daha yakın arazide engellemek yerine sınır ötesinde bir başka ülkenin topraklarında karşılamanın, 30 hatta 50 kilometreye varan daha geniş arazide kurulan üsleri terör örgütü için bir hedef haline getirmenin yanısıra güvenlik güçlerine gerekli lojistik ve istihbari desteği sağlayamamanın bir zaaf oluşturduğunu belirtiyorlar.

Bu durum, “terör operasyonları”nda “vurulduğu” söylenen terör hedeflerinin ne denli ortadan kaldırıldığına dair bilgileri, 2014 Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nın hazırladığı Genelkurmay’ın “gizli’ çöktürme savaş simülasyonu/eylem plânı”nı sorgulatıyor.  “İmha ve etkisiz hale getirilen terörist sayısı”yla “sınır ötesi askeri operasyonlar”ın akıbeti sorgulanıyor…

HÂLÂ SİYASET, HÂLÂ “TERÖRE DESTEK!” İFTİRASI

Son üç haftada engebeli arazide üç kez sızmaya kalkışılması, ağır kış şartlarında inlerine çekilen terör örgütünün ağababaları ve hâmileriyle ne denli azdırıldığını ortaya koyarken, yirmi iki yıllık AKP iktidarında, “tek kişilik otoriter rejim”de küresel emperyal ecnebilerin bölge üzerinde tefrika projeleri eksenindeki yanlışlarda inadına sürdürüldüğünü ifşa ediyor.

Her defasında onlarca şehit veriliyor ve yine hâlâ hamasetle şehitler üzerinden siyaset yapma oyunu sahnelenerek, “vurduk”, “imha ettik”, “etkisiz hale getirdik” türü söylemlerle kamuoyu oyalanıyor.

Terörün neden kökünden tasfiye edilmediği vakıasının araştırılması yerine, yine “şehitler tepesi boş kalmayacak” benzeri nutuklar atılıyor; Saray’dan yapılan açıklamalarla vahamet geçiştiriliyor, terörle mücadeledeki zaafın ve hatanın neden kaynaklandığına ilişkin ciddi bir sorgulama yapılmıyor.

En vahimi de hâlâ basit politik hesaplarla iktidardakilerin, “iktidara iliştirilmiş yandaş medya” yorumcularının, yine ellerinde çubuklarla ekranlarda operasyonlara dair ahkâm kesmeleri. Hâlâ kışkırtan, teröre karşı milleti, partileri kutuplaştırıp “düşmanlaştıran”, toplumun sinir uçlarıyla oynayan “zehirli nefret dili”yle vatandaşların provoke edilmesi.

Milletin en az yarısına, topyekûn muhalefete “teröre destek” iftirasının atılmasıyla toplumsal barışın dinamitlenmesi…