Seçim sonuçlarının birçok değerlendirmesi yapılıyor. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar partisi mahfillerinin çarpıcı değerlendirmeleri geliyor.
Bunların başında iktidar partisinin yirmi iki yıl sonra ilk kez altı milyon oy kaybıyla “ikinci parti” duruma düştüğünün açık ikrarı geliyor. Bu açıdan 2019 yerel seçiminde yüzde 44.33 oy alan AKP’nin son seçimdeki toplam oy oranının yüzde 35.48’e düşmesine karşı, her ne kadar hâlâ parti genel başkanı olarak Cumhurbaşkanı’nın ağzından “yenilgi” ifâdesi çıkmasa da 3 Kasım 2023’ten bu yana ilk kez “irtifa kaybettikleri”ni söylemesi dikkat çekti.
Tuhaflıklardan biri seçim sürecinde olduğu gibi seçim sonuçlarını değerlendirmede ekonomik çöküşün AKP iktidarının ve “tek kişilik yönetim”in serâpa yanlış politikalarından türediği gerçeğinin karartılmasıydı.
“KİBİR, KAYIRMACILIK, EKONOMİDEKİ SAVRULMA…”
Sanki yirmi iki yıldır kendileri iktidarda değilmiş gibi; enflasyon kendiliğinden yüzde 15-20’lerden yüzde 60’lara, gerçekte yüzde 120’lere çıkmış, eksi 75 milyar dolar rezerve düşürülen Hazine’den son iki haftada 25 milyar dolar harcanmasına rağmen iktidar partisinin 1.5 lira ile devraldığı dolar kendiliğinden 32 liraya yükselmiş, faizler tek rakamlardan yüzde 50’lere, gerçekte yüzde 60’lara, 70’lere kendiliğinden yükselmiş gibi bir havanın verilmesiydi.
AKP’li Mehmet Metiner’in daha baştan “Yanlış hesap sandıktan döner dedim. Kibir budalalarına dikkat dedim. Hem kel hem fodul olanlara dikkat dedim. Reis’in kendisine verdiği yetkiyi sahada kötüye kullanan kibir abidelerine dikkat dedim, sahada gördüklerimi yazdım…” tweetiyle hayıflanması ve iktidara yakınlığı ile bilinen gazeteci Cem Küçük’ün “ekonomi ve emekliler belirleyici oldu” yorumu vaziyeti ele verdi.
Keza AKP eski milletvekili Şamil Tayyar’ın x hesâbından “Bu bir ‘dip dalga’ değil, görünen köydür. Defalarca uyardık, iyi niyetli çabalarımıza ‘fitne’ muamelesi yapıldı. Perşembe geliyordu, çarşambayı ıskaladık. Keyfiyet, kibir, kayırmacılık gibi bünyemize giren virüs, hayat pahalılığı, fakirleşme gibi ekonomideki savrulma açık işaretlerdi” yakınmasıyla seçim sonuçlarını “sessiz ve öfkeli kitleler”in “Ak Parti’ye çok sert balans ayarı” ve bir “siyasi âfet” tesbiti gerçeğin itirafı olarak kayıtlara geçti.
“İKTİDAR CEPHESİ”NİN KAFA KARIŞIKLIĞI…
Kamuoyundan gelen büyük tepkiler üzerine Van’daki “mazbata krizi” son kertede çözülse ve her ne kadar daha sonra silse de “Van ilimizdeki belediye başkanı seçimi ile ilgili 1 Nisan günü zuhur eden cinnet hali durumu”nu eleştiren ve YSK’nin “isabetli kararla bunu sonlandırdığı”nı paylaşan Genel Başkan Yardımcısı ve Siyasi ve Hukuk İşleri Başkanı Hayati Yazıcı’ya gösterilen tepkiler, iktidardakilerin ruh halini ele verdi.
Özellikle “tek kişilik hükûmet” tabirinin mucidi Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un muhalefetin yanısıra “iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin tutumlarının ‘kaydedildiği” tehdidinde bulunması “iktidar cephesi”ndeki zihniyeti açığa çıkardı.
Görünen o ki 31 Mart seçimlerinin sonuçları daha çok tartışılacak ve özellikle “iktidar partisi ve ortaklarıyla “tek kişilik otoriter rejim”de artık dikiş tutmayacak…