Hak, hukuk ve adalet sahasındaki dertlerin çözümü bir bakıma ülkemizin Avrupa Birliği üyeliği ile de ilgilidir. Türkiye, AB üyesi olabilse; mevcut sıkıntılarının büyük bir bölümünü halletmiş olabilir.

Her zaman konuşulduğu üzere ülkemizin AB üyesi olamayışının içerden ve dışardan kaynaklanan engelleri vardır. Türkiye’de olup “AB üyeliği bize gerekmez. Biz kendi işimizi hallederiz” diyenler olduğu gibi; AB idarecisi olup, “Türkiye, AB’ye üye olamasın. Mümkün olduğu kadar engeller çıkaralım” diyenler de vardır. Bununla birlikte AB idarecilerinden “Türkiye AB üyesi olsun” diye samimî çalışanlar da vardır. 

Bu yol ayrımında Türkiye’yi idare edenlere büyük vazifeler düşüyor. Avrupa’daki Türkiye aleyhtarlarının sözlerini ‘manşet’lere çekip; “İşte görüyorsunuz. AB bizi üye olarak kabul etmiyor. Bizi sürekli engelliyor” demek; Türkiye’nin aleyhinde olanların ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir. İdareciler bu yönde mesaj verdikçe, vatandaşlarda da AB üyesi olma isteği ve desteği azalıyor. Nitekim geçen yıllarda yapılan anketlerde AB üyesi olmayı isteyenlerin nispetinde ciddî düşüşler görülmüştü. 

2013 yılından bu yana Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda yürütülen “Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması” 2021 yılı sonuçlarına göre AB üyesi olma yönünde görüş beyan edenlerin nispetinde yeniden artış görülmüş. 

26 ilde, 18 yaş üstü 1.000 kişiyle yapılan yüz yüze görüşmelerde Türkiye, çoğunluk nezdinde “bir Avrupa ülkesi” kabul edilmiş.

Araştırmada “Türkiye’nin en yakın dostu hangi ülkedir?” sorusuna halkın yarısından fazlası Azerbaycan cevabını verirken “Türkiye için tehdit oluşturan ülkeler hangileridir?” sorusuna çoğunluk “Amerika” şeklinde cevap vermiş Türkiye’nin Avrupa’da daha aktif bir politika izlemesi gerektiğini düşünenler bu yıl çoğunluğu oluşturmasına rağmen, bu oranda 2020 yılına göre düşüş meydana gelmiş.

Araştırmaların dikkat çeken bir sonucu da, Türkiye’nin AB üyeliğinin engellendiğini düşünenlerin nispetinin azalmış olması. Üyeliğin engellendiğini düşünenlerin bu duruma gösterdikleri başlıca sebep önceki yıllardaki gibi “din ve kimlik farklılıkları” olarak belirlenmekle beraber, bu yönde görüş bildirenlerin oranının azaldığı görülmüş. “Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü sorunları”nı sebep gösterenler ise geçen yıla göre % 83 oranında artış göstermiş. (www.khas.edu.tr, erişim: 17 Haziran 2021)

Kanaatimizce esas mesele burada düğümleniyor: Türkiye’nin AB üyesi olmasını istemeyenlerin eline ‘koz’ vermemek icap ediyor. Başka sebepler de vardır, ama üyeliğin engellenmesinde esas sebep “Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü sorunları”dır. Türkiye’yi idare edenler üyelik noktasındaki sözlerinde samimî olduklarını millete göstermek istiyorlarsa bu ‘sorun’ları ortadan kaldırmak için gayret sarf etsinler. Ya oldukları gibi görünsünler ya da göründükleri gibi olsunlar ki millet yanılmasın.