İlk günlere bakılırsa bu tahminler doğru çıkmadı. Ocak ayının ilk haftasında Amerika’da meydana gelen hadiseler adeta, “Akla gelmeyen, başa gelir” dedirtti.

ABD şimdiye kadar başka ülkelerde ‘darbe’ yaptıran güç olarak tanınır. Ülkemiz açısından en çarpıcı olan 12 Eylül darbesine yaptıkları destektir. Türkiye’de darbe olduğunu dönemin ABD başkanına haber veren istihbarat görevlileri, “Bizim çocuklar başardı” demiş ve bu bilgi ve iddia tarihe mal olmuştur.

Hatırlanacağı üzere 2020, ABD için başkanlık seçimlerinin yapıldığı yıldı. 3 Kasım 2020 Salı günü seçim gerçekleşti. Ancak mevcut başkan Trump, mağlûbiyeti kabullenmedi ve çoğu yerde seçimlere itiraz etti. Süreç işledi, itirazlar reddedildi ve neticede 6 Ocak 2021 tarihinde Kongre, yeni başkanı ilân etmek için toplanınca Trump taraftarları ‘başkanlık onayı’nın yapılacağı bu toplantıyı bastı. Ortaya çıkan görüntü ‘darbe’leri hatırlattı. Bütün dünya, yaklaşık 5 saat süren ‘baskın’ı anlamaya çalıştı. Neticede baskın, kalkışma, isyan her ne ise etkisiz hale getirildi ve sistem yeniden işlemeye başladı.

Kısa sürmüş olsa bile ortaya çıkan bu tablo dünyayı da şaşırttı. Tarihe mal olan bu hadise üzerine muhtemelen uzun yıllar değişik tahliller yapılacaktır. Hadisenin soğuması üzerine oklar Trump’a dönmüş gibi görünüyor. Trump, yaptığı konuşma ve açıklamalarıyla taraftarlarını ‘seçim sonuçlarını tanımama’ya teşvik etti. 

Bu hadiselerde dikkat çeken bir nokta oldu: Yardımcısı başta olmak üzere Trump’ın partisine mensup pek çok kişi ‘başkan’larını yalnız bıraktı. Bu önemli bir mesaj. “Benim liderim ne derse o doğrudur” dememeleri, sandıktan çıkana rıza gösterilmesi ABD’deki ‘sistem’i göstermesi bakımından dikkat çekicidir.

Bütün dünya “Bundan sonra ne olur?”un cevabını merak ediyor. Bu konuda da değişik yorum ve tahminler var. Bazıları ABD’de yaşanan bir isyan ya da kalkışmanın ‘demokrasiyi daha da boğmak için bahane’ edileceğini söylüyorlar. Buna delil olarak da 11 Eylül 2001’de ‘İkiz Kule Saldırısı’ ve sonrasında yaşananlar hatırlatılıyor. Başka bir yoruma göre ise, ABD’de ve dünyada ‘demokrasiye daha fazla sahip çıkmaya’ yol açabilir. 

Hangi tahminlerin tutacağını elbette zaman gösterecek, ama insanlığın ‘daha iyi’yi talep ettiği ve gidişin o yönde olduğunu ve olması gerektiğini de ifade edelim. Malûm, insan fıtraten ‘iyi’yi ister. Fıtratı bozulmuş olanlar da vardır, ama inşallah onların sayısı her geçen gün daha da azalır.

İbrahim Hakkı Hazretleri gibi “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” deyip fiilî ve kavlî duâ etmeye devam edelim.