"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Basın Kartı kimin hakkı?

Faruk ÇAKIR
17 Ocak 2020, Cuma
Yürürlükteki kanun ve yönetmeliklere göre, gazetecilik yapanlara bu belgeleyen bir ‘basın kartı’ verilir. Geçmiş yıllarda ‘basın kartı’ sahibi olanlara daha fazla imkanlar sağlanırdı. Elbette bu imkanları ‘ayrımcılık’ olarak görenler de olurdu. Beldi de böyle düşünenler haklıdır. Bir meslek sahibi olmanın kişiye ‘ayrımcılık’ sağlaması tenkit edilebilir.

Nihayet eskiden beri gelen bir uygulama vardır. Belli çalışma yılını dolduran ve belirlenen şartları yerine getiren gazetecilere bu kart ‘devlet’in tayin ettiği kuruluş tarafından verilir. Eskiden Başbakanlığa bağlı “Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü” bu iş ile görevliydi. Mesleğe başladığımız ilk yıllarda ‘basın kartı’ almak epey zordu. Çoğu zaman objektif olmayan şekilde “Çalışmalarınız yeterli bulunmamıştır” denilerek ‘basın kartı’ verilmek istenmez, ama bu tavır fazla sürmezdi. Bir ki toplantı sonrası hak edene kartları verilirdi. 

Bu noktadaki bir başka uygulama da yaklaşık olarak 20 yıl boyuncu ‘basın kartı’ taşıyan gazetecilere “sürekli basın kartı” verilmesidir. 20 yıl boyunca basın kartı taşıyıp, ‘sürekli basın kartı’nı almaya hak kazanan gazeteciler, çalışsalar da çalışmasalar da vefat edene kadar bu kartı taşımaya hak kazanırlar. Yürürlükteki kanun ve yönetmelikler bunu belirtir.

Yeni sistemde ise bu yetki “T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı”na verilmiş durumda. Meselenin ‘püf’ noktası burada başlıyor. İlgili kanun ve yönetmelikler değişmediği halde bazı gazetecilere hak ettiği ‘basın kartı’ verilmiyor. Bu noktada çok önemli başka bir mesele daha var: Diyelim ki yeni ‘basın kartı’ hakkı kazananlara çeşitli bahanelerle kart verilmek istenmiyor. Eskiden olduğu gibi “Çalışmalarınız yeterli bulunmamıştır. Bir yılda şu kadar haber ve benzeri çalışmayı yapmak ve bunu belgelemek durumundasınız” denilsin. Bu bile hakkaniyete uymaz, ama kabul edelim ki uygun bir bahane olur. 

Peki, en az 20 yıl boyunca ‘basın kartı’ taşıyan ve ölünceye kadar “sürekli basın kartı” taşıma hak kazanmış gazetecilere bu kartı ve bu hakkı vermemek ne ile izah edilebilir? Ve bu çelişkiyi gündeme taşıyan siyasetçiyi kınamak akla ve mantığa uygun olur mu? Tam aksine, bir değil yüz siyasetçi bu meseleyi gündeme taşımalı ve yüzde yüz haksız ve yüzdü yüz yanlış olan uygulamanın bir günde sona ermesine vesile olunmalıdır.

İletişim Başkanlığı yaptığı açıklamada, ‘basın kartının kime ne zaman verileceği gibi teknik konuların siyasetin parçası haline getirilmesi’ne itiraz etmiş. (AA, 14 Ocak 2020) Kim itiraz etmez? Fakat, burada hak edenlere kartları verilmemesi mi yoksa haksızlığı gündeme getirmek mi meseleyi ‘siyasetin parçası’ haline getirmek olur? “Meşru ya da hukuki olmayan uygulama yok” demek doğru mudur?

Fiilen çalışan ‘sürekli basın kartı’ sahipleri bir yana, belki de 20 yıl önce fiili gazeteciliği bırakmış ‘sürekli basın kartı’ sahiplerinin bile basın kartlarının yenilenmediğini sosyal medya paylaşımlarından öğrenmiş olduk. 

Basın kartı kimin hakkı, basın kartı kimlere verilmeli, basın kartını devlet değil de meslek kuruluşları vergin gibi konular elbette tartışılır. Ama önce hak edene hakkı verilmeli. Kusura bakmasınlar ama İletişi Başkanlığı bu noktada yüzde yüz, belki yüzde yüzbin haksızdır. Bir günlük işi bin gün uzatmanın bir anlamın var mı?

Okunma Sayısı: 2028
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı