Seçim dönemi olmadığı halde, geçmiş yıllardaki seçim dönemlerinden daha keskin bir siyasî gerginlik pompalanıyor. Sosyal medyada yazılan ve paylaşılanlar başlı başına vahim bir hal almış görünüyor.

Esasında büyüklerimiz haklı ikazlarda bulunup, “Bin düşün, bir adım at” ya da “Keskin sirke küpüne zarar” demiş. Buna rağmen bin değil, bir defa düşünülmeden atılan adımlar, paylaşılan mesajlar bugün için insanların hoşuna gitmiş gibi görünse de biriken bu ‘gergin hava’nın sonraki günlerde herkese ve hepimize zararı olmayacak mı?

Siyasî gerginliğin azalması en başta siyasetçilerin sorumluluğundadır. Çünkü onlar konuşma ve icraatlarıyla millete her gün mesaj vermiş oluyorlar. Bir oy fazla almak için kullanılan her keskin söz, cemiyetteki gerginliği bir damla ilâve etmek anlamına gelir. Muhtemelen bu keskin sözler taraftarların hoşuna da gidiyor olabilir, ama siyasetçi uzun dönemi düşünmek mecburiyetindedir. Siyasetçilerin sebep olduğu gerginlik; şehirler, köyler ve aileler arasında tartışmalara sebep olmuyor mu? Küskün şehirler, küskün köyler ve küskün ailelerin kime ne faydası olabilir ki?

Toplumdaki gerginliği en aza indirmek için elbette sivil toplum kuruluşları ve ‘kanaat önderleri’ne de büyük vazife düşer. Fakat son yıllarda STK’lar da büyük ölçüde etkisini kaybetmiş durumda. Çünkü Türkiye’yi idare edenler STK’ları da fiilen ‘bizden olanlar ve olmayan’lar şeklinde bir ayırıma tabi tutmuş durumdadırlar. STK’ların devre dışı kalmış olması gerginliklerin artmasına da yol açıyor. Hele hele bir dönem çok kullanılan ifadesiyle ‘kanaat önderleri’nin hali hazırdaki durumu cemiyetteki gerginliği azaltmaya yeter mi? Pek çok konuda olduğu gibi ‘kanaat önderleri’ konusunda da idareciler yanlış adımlar attı. ‘Kanaat önderleri’ de büyük ölçüde siyasetçilerin etkisi altında kalarak siyasî mesajlar verdi ve neticede etkileri azaldı. Bütün bu gelişmeler “Siyasetten ve şeytandan Allah’a sığınmak” duâsının ne kadar gerekli olduğunu bir defa daha ortaya koymuş oldu. 

Son yirmi yıla bakıldığında siyasî gerginliğin idarecilere kısmî bir faydası olduğunu akla getirse de, uzun dönemde bu faydanın da etkisini kaybettiği görülüyor. Çünkü ‘ölçüsüz sevenler’ bir noktaya geliyor ve bu defa ‘ölçüsüz sevmeme’ye başlıyor. Her ikisi de ölçüsüz olduğu için, neticede herkesin zararı katmerleşmiş bir hal alıyor. 

Başta siyasetçiler olmak üzere sivil toplum kuruluşları ve ‘kanaat önderleri’ de dahil olmak üzere herkes ve hepimiz gergin havanın kimseye bir faydası olmadığını görmek durumundayız. Temennimiz ve duâmız, gerginliklerin sona ermesi ve ‘akl-ı selim’in her adımda hükmetmesidir vesselâm.