Elbette israf israftır ve kötülüğü zamanla sınırlanamaz. Fakat Türkiye’nin ekonomik sıkıntılar yaşadığı böyle bir dönemde devlet eliyle israfa hız verilmesi akılla izah edilebilir mi?
Haberlere göre, bitmeyen israf adımlarına bir yenisi daha ekleniyor. Cumhurbaşkanlığı için yapılan ‘(Bitlis) Ahlat Köşkü’nün yanına 9 tane de ‘bakan konutu’ yapılacakmış. Doğrusu bu haber ilk duyulduğunda ihtimal vermeyi, ‘Her halde bir yanlış anlama var’ diye düşündük. Ancak bu haberleri bir itiraz ve yalanlama gelmediği gibi, bu proje ile ilgili bilgiler ilgili inşaat şirketinin sitesinde yer aldı.
Bazıları Ahlat’ta yapılan ‘bina’ya ‘saray’ denilmesine itiraz ediyor. Olabilir. ‘Saray’ değil de ‘misafirhane’ diyelim. Peki, isimlerin değişmesiyle hakikat değişmiş olur mu? Netice itibarıyla böyle bir yatırım ‘israf’ olarak yorumlanamaz mı? İlk inşaat yapılırken dile getirilen itirazların hiç biri dikkate alınmadığı gibi, şimdi de 9 yeni ev yapılacakmış. “Türkiye büyük devlettir. Elbette bu inşaat için yapılan masrafları karşılar. Daha fazlası da yapılsın” diyenler olabilir. Hatta bu inşaatlarla, bu binalarla, bu ‘misafirhane’lerle övünenler de olur. Fakat bunları millet içine sindirebilir mi? Velev ki millet de itiraz etmemiş olsa, bu devirde, bu günlerde, bu zamanda böyle masraf kapıları açmak yanlış değil mi?
Yapılacak 9 yeni ‘ev’ için firmanın internet sitesinde yer alan bilgiler şöyle: “Ahlat Konukevleri Projesi. Ahlat Konukevleri, Ahlat Gençlik Külliyesi ile aynı parseli paylaşmaktadır. Projenin tasarım esası, dokuya ve birbirine uyumlu konutların inşa edilmesidir. Eğimli bir araziye oturan konutlar, Türk Evi geleneği ile birbirinin ışığını ve manzarasını kesmeyecek düzende konumlandırılmıştır. Projenin can alıcı bölümlerinden olan Konuk Evi, yöresel tarihi dokuyu yansıtan Ahlat taşı ile kaplanmış olup, döneme ait motifleri içeren özel imalatları da bünyesinde barındırmaktadır. Ahlat Konukevleri; 9 Bakan Konut Binası, 1 Kafeterya Binası, 1 Otopark-Teshin [ısıtma] Binası, 1 Revir Binası, 2 Güvenlik/ Düzen Binası‘ndan oluşmakta ve 53.375 m2 yeşil alana sahiptir.”
Şimdi, bu binaların, evlerin, yapıların “Türk Evi geleneği”ne göre yapılmış olması ya da “birbirinin ışığını ve manzarasını kesmeyecek” olmasıyla mı övünülecek? Ya da, bu evlerin “yöresel tarihi dokuyu yansıtan Ahlat taşı ile kaplanmış” olması ile mi?
Bakınız, yapılan iş teknik anlamda çok iyi ve başarılı olmuş olabilir. Ancak bugünkü şartlarda böyle işler yapmak sadece ‘israf’ ile isimlendirilebilir. Orada yapılacak binalar acaba yılda kaç gün kullanılır? Çok az kullanılacağı tahmin edilen bu yapıların; devlete ve millete toplamda kaç liraya mal olacağı hesaba katılıyor mu?
İnsaf ehli her insan bu yapılanan itiraz etmeli. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan devlet hazinesinden bir lira dahi olsa israf edecek para yoktur vesselam.