Hatırlanacağı üzere her gün zulüm haberlerinin geldiği yerlerin biri de Filistin. İsrail, kuruluşundan beri hemen her gün Filistinlilere zulüm ve haksızlıkta rekorlar kırarken ‘hür dünya’ bu zulmü büyük oranda ‘kınamak’tan başka bir şey yapmıyor.
Tabii ki Filistin’deki İsrail zulmünden bahsedip de Doğu Türkistan’daki Çin zulmünden bahsetmemek olmaz. Hatta arada şöyle bir fark da var: İsrail zulmü büyük oranda bilinip, duyulup tepki gösterilirken; Doğu Türkistan’daki Çin zulmü daha az biliniyor ve İslam dünyası bu meselede yeterli ve gerekli tepkiyi de göstermiyor.
Doğu Türkistan’daki hadisenin bir başka yönü de buradaki zulme itiraz eden Amerika ya da başka ülkelerin bu işi ‘kendi menfaatleri için’ yaptığı, yani samimi olmadıkları yönündeki propagandanın etkili olmasıdır. Geçen günlerde bir Doğu Türkistanlı, sosyal medya hesabından bu duruma tepki gösterip; “Hadi ABD kendi menfaatini düşünüyor. Peki İslam ülkeleri ya da Türkiye neyi düşünüp de bu zulme seyirci kalıyor” mealinde haklı itirazlarda bulunmuştu. Yani hem bu duruma yeteri kadar tepki gösterilmiyor, hem de tepki gösterenlerin ‘samimi’ olmadığı ileri sürülüyor. Hatta bazı siyasetçiler, Doğu Türkistan’da ‘çok da’ haksızlık olmadığı, ‘olayların abartıldığını’ ileri sürüyorlar.
Filistin’de yaşanan hadiselere farklı ve yeni bir yorum, Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye’den gelmiş. Iştiyye, ABD’nin Arap-İsrail çatışmasını yönettiğini ve buna bir çözüm aramadığını söylemiş. (AA, 24 Mayıs 2023)
İlgili haberde şöyle bilgiler var: “Başbakan Iştiyye, (Ramallah’ta) Filistin Gazeteciler Sendikası Genel Kongresi’nde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas adına konuşma yaptı. Iştiyye, “Etkili bir ABD rolü yok, ABD herhangi bir barış girişimi sunmadı ve herhangi bir barış temsilcisi göndermedi, (Filistin-İsrail arasındaki) çatışmayı yönetiyor ama ona çözüm aramıyor.” İsrail’in Filistin halkına, topraklarına ve ağaçlarına karşı sistematik olarak suç işlediği ve Batı Şeria’yı kare kare yeniden işgal ettiği bir zamanda Arap-İsrail anlaşmazlığının çözüm şemsiyesi olan “uluslararası dörtlü komisyonu”nun ortalıktaki yokluğunu dile getiren Iştiyye, İsrail’in, 1948’de kuruluşunun, bütün bir halkın felaketine neden olan yerleşimci-sömürgeci bir varlık olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), ABD ve Rusya’dan oluşan dörtlü komisyon, bölgede barış müzakerelerine arabuluculuk yapması amacıyla 2002 yılında kuruldu.”
İsrail’in zulmüne ‘dur’ demeyip, çatışmaları, daha doğrusu İsrail zulmünü ‘yöneten’ bir ‘hür dünya’ “Filistin’de barış” sözünde samimi olabilir mi? Yoksa dünyadaki bütün ‘çatışma bölgeleri’ bu şekilde ‘yönetiliyor’ mu?