Siyasetçi ve idarecilerin dikkate alması gereken araştırmalar var. Bunlardan biri (Sabancı Üniversitesi’ne bağlı) İstanbul Politikalar Merkezi ile (Ankara merkezli) Ankara Enstitüsü’nün yaptığı “Türkiye’de Dindarlık Algısı” araştırmasıdır.
Kasım 2023’de kamuoyuna açıklanan araştırmanın “Yönetici Özeti”nde şöyle denilmiş: “‘Türkiye’de Dindarlık Algısı’” başlıklı çalışmamız, inanç dağılımı, Allah’tan yardım dileme, dini pratiklere yönelik tutumlar, din-siyaset ilişkisi, toplumsal değişim ve din, dini eğitim, dini kurumlar, dini liderlere güven ve dini hoşgörü gibi din ve dinle ilişkili birçok konuyu içeren kapsamlı bir analiz ortaya koymaktadır. Araştırmamız, Türkiye’de dinin “kimlik” oluşturmada hâlâ en önemli aidiyet unsuru olduğunu teyit etmekte ancak geleneksel dindarlık biçimlerinin yerini daha bireysel maneviyat biçimlerine bıraktığını göstermektedir.” (https://ipc.sabanciuniv.edu/, 3 Kasım 2023)
Araştırmaya göre toplumun yüzde 92,3’ü kendisini inanç açısından Müslüman, yüzde 3.2’si deist, yüzde 2.7’si ise ateist olarak tanımlıyor. Ankara Enstitüsü’nden Hatem Ete ve Abdullah Yargı’nın yayına hazırladığı araştırmadan öne çıkan başlıkların bir kısmı da şöyle özetlenebilir:
*Katılımcıların yüzde 86’sı Allah’ın var olduğuna inandığını ve bundan hiçbir şüphe duymadığını ifade etmektedir. “Bazı şüphelerim olsa da Allah’ın varlığına inanıyorum” diyenler yüzde 7, “Allah’ın var olup olmadığından emin olamıyorum” diyenler yüzde 2,5, “Allah’ın varlığına inanmıyorum” diyenler yüzde 3’tür.
*Katılımcılara içinde yetiştikleri aileyi dindarlık açısından değerlendirmeleri istendiğinde, çoğunluğu (%53) ailesinin dindar olduğunu söylerken, yüzde 28,3’ü çok dindar olduğunu söylemektedir.
*Katılımcıların yüzde 76’sı çocuklarının dindar olmasını istemektedir. Çocuklarının dindar olup olmamasını önemsemeyenler yüzde 12, çocuklarının dindar olmasını istemeyenler yüzde 9’dur.
*Katılımcıların yarısı dinle ilgili temel bilgileri ailesinden öğrendiğini ifade etmiştir. Dini bilgileri kendisi araştırarak öğrenenler yüzde 20, camiden öğrenenler yüzde 15’tir.
*Katılımcıların yüzde 64’ü dindar olmanın ahlaklı davranmak için yeterli olmadığı görüşündedir.
*Katılımcıların yarıdan fazlası “siyasi partilerin dini söylemler kullanmasından rahatsızlık duymuyorum” kanaatine katılmadıklarını ifade etmiştir. Başka bir deyişle, toplumun yarıdan fazlası, siyasi partilerin dini söylem kullanmasından rahatsızlık duymaktadır.
*Sonuçlar, Diyanet İşleri Başkanlığı’na karşı yüksek bir güvensizlik olduğunu göstermektedir. Buna göre ankete katılanların yüzde 41’i kuruma güvenmediğini belirtirken, yüzde 35,4’ü güvendiğini belirtmiştir.
Anketin ya da araştırmanın “Türkiye gerçeği”ni ne ölçüde yansıttığı tartışılabilir. Fakat “gerçek”ler bellidir: Milletimizin ekseriyeti dindardır ama ‘tehlike’ geçmiş değil. “Hoca”lardaki güven kaybı üzücü. Çocukların dindar olmasının istenmesi ‘cemaatler’e büyük iş düştüğünü gösterir.