Heberde şu bilgiler de var: “Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker, bu yönde gelen talepler üzerine başlangıçta 2 yıllık pilot proje çerçevesinde şehirlerde belli kurallar kapsamında ezan okunabileceğini açıkladı. Anayasal olarak korunan din özgürlüğüne atıfta bulunan Reker, söz konusu projenin, ‘dinin karşılıklı kabulünün bir işareti’ olduğunu belirtti. Reker, ‘Müslüman hemşehrilerimiz, şehrimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Şehrimizde kilise çanlarının yanı sıra ezan sesinin duyulması, Köln’de çeşitliliğe değer verildiğini ve bu çeşitliliğin burada yaşandığını gösterir’ ifadelerini kullandı. Köln’de okunacak cuma ezanıyla ilgili bazı kurallar da belirlendi. Buna göre, ezan okuma süresi 10 dakikayı geçmeyecek. Hoparlörle dışarı verilecek ezan sesinin yüksekliği çok olmayacak. Ezan okunan her camide, çevreden gelen soruları cevaplamak ve muhtemelşikayetleri değerlendirmek üzere sorumlu bir kişi bulundurulacak.” (aa, 7 Ekim 2021) Almanya’da sadece DİTİB’e bağlı 900’den fazla cami bulunuyor.

Daha önce de Almanya’nın bazı şehirlerinde hoparlörle dışarıya ezan okunmasına izin verilmişti. Şimdi bu iznin Köln gibi kozmopolit ve büyük bir şehirde de verilmesi çok sevindirici ve bir o kadar da umut vericidir. Eğer bu ‘imtihan’ iyi verilirse, güzel sesli imam hatipler ve hafızlar ezanları okursa; muhtemeldir ki bu şehirde yaşayanların bazıları İslâma ısınır ve belki de İslama teslim olur. 

Köln gibi bir şehirde bu kararın alınması her halde tesadüf değildir. Muhtemelen bu kararın alınmasında şimdiyi kadar “İslâmı doğru temsil eden Müslümanlar”ın büyük desteği ve katkısı olmuştur. 

Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker’in “Müslüman hemşehrilerimiz, şehrimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Şehrimizde kilise çanlarının yanı sıra ezan sesinin duyulması, Köln’de çeşitliliğe değer verildiğini ve bu çeşitliliğin burada yaşandığını gösterir” ifadesi de gayet ehemmiyetlidir.

Bu gelişme ve beyanlar, aynı zamanda “Avrupa ikidir” tesipitini de imzalamış oluyor. “Eğer biz, doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dahil olacaklardır” (Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat Birinci Kısım: İlk Hayatı, s. 74) tesbiti çerçevesinde ilişkiler geliştirilecek olursa Avrupa’nın başka ülkelerinde ve başka şehirlerinde de benzer müsaadelerin verileceği unutulmamalıdır.

Müsmümanların İslâma en büyük hizmetinin ‘İslâmı doğru temsil etmek’ olduğunu bir defa daha hatırlatan bu haberlerin çoğalmasını temenni ediyoruz. 

İnşallah bu yolla kalplerin fethi de artar ve dünya sulh ve sükûna kavuşur...