Başka ülkelerdeki insanların İsrail zulmünü protesto etmesi daha kolay. Fakat hem İsrail vatandaşı olup hem de İsrail’de yaşadığı halde “İsrail zulmünü” protesto etmek çok daha önemli ve dikkat çekici.

Konu ile ilgili bir haber şöyle: “İsrail’in Hayfa şehrinde savaş karşıtı bir grup Yahudi ve Arap aktivist gösteri düzenleyerek ateşkes çağrısında bulundu. Hayfa’nın Hantur Meydanı’nda toplanan yaklaşık üç yüz kişi ellerinde Arapça, İbranice ve İngilizce olarak “Gazze’deki soykırımı durdurun”, “Çocukları kim kurtaracak?” ve “Bu kadar katliam yeter” yazılı dövizler açtı. Savaş karşıtı sloganlar atan göstericilerden bazıları, Gazze’de öldürülen Filistinlilerin ve yıkılan binalar arasındaki çocukların fotoğraflarını taşıdı. Göstericiler İsrail ordusuna ait bir savaş uçağının maketini de gösteri alanına getirerek ellerinde taşıdı. Siyah renkte maketin üzerinde ölümü simgeleyen kuru kafa resmi olduğu ve etrafından sarkan bombaların üzerinde “cinayet”, “işgal”, “intikam” ve “açlık” yazılı olduğu dikkati çekti. İsrail polisi gösterinin düzenleneceği alanın etrafını barikatlarla çevirerek meydanın birkaç yüz metre ilerisinden itibaren kontrol noktaları kurdu. Göstericilerin ellerindeki bazı pankartlara el koymaya çalışan polis ile göstericiler arasında arbede yaşandı. Polis üzerinde “katliam” ve “cinayet” yazılı birçok pankarta el koydu. (...) İsrail’de medya ve billboardlar aracılığıyla savaş yanlısı bir propaganda yürütüldüğünü dile getiren göstericilerden Yonatan Rabinovitch, “Birçok insanın beyni bu şekilde yıkanıyor” diye konuştu.” (AA, 20 Ocak 2024)

Filistin’de yaşayanlara karşı dünyanın en acımasız zulmünü reva gören İsrail’in; kendi vatandaşlarına ‘protesto hakkı’ tanıması dikkat çekici değil mi? İsrail’de yaşayan İsrailliler haklı olarak “Birçok insanın beyninin savaş lehinde yıkandığını” söylemeleri elbette önemli. Bütün bunlara rağmen yine de kendi devletlerinin savaş taraftarı politikalarını meydanlarda protesto edebilmeleri yabana atılamaz. 

Benzer şekilde savaşa karşı çıkan bazı İsrailli grupların, kendi başbakanlarının evinin önünde toplanması ve “Savaşı durdur” diyebilmeleri sessiz kalan diğer insanlara de örnek olmalı.

Gösteriye katılan Anna Narkiss’in mesajı halen geçerliliğini koruyor: “En baştan bu savaş durdurulmalıydı, aylar öncesinde ateşkes ilan edilmeli ve İsrailli esirleri getirmek için bir çeşit anlaşma sağlanmalıydı. Şiddet ile bir şey elde edemezsiniz.”

İslam ülkelerinde yaşayan geniş kitlelerin “İsrail’de yaşayan İsrailliler”den bu konuda alması icap eden dersler vardır. Her türlü haksızlığa ve zulme itiraz etmek insan olmamızın ilk şartlarından değil mi? Gazze’de ölen çocukların ‘ah’ı İsrail’i de, sessiz kalan dünyayı da yıkabilir...