Bir şarkı sözünü hatırlatmış olsa da ‘güneş topla’ tavsiyesinin muhatabı Türkiye’yi idare edenlerdir.
Ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamak için elinde iyi imkânlar var, ama bunları değerlendiremediğimiz de yine uzmanlar tarafından ifade ediliyor.
Türkiye’nin Enerji Görünümü 2019 Raporunda, temiz enerji kullanılması halinde Türkiye’de yüzde 25’lik bir enerji verimliliği sağlanacağına dikkat çekilmiş. Gazetelerde yer alan habere göre, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, “Türkiye güneş ve rüzgârda potansiyelini tam devreye sokamadı. Sadece güneşteki potansiyelinin yüzde 1’ini kullansa üretim ihtiyacı kalmayacak. Türkiye’nin çölleşen arazileri bunun için yetiyor” demiş. (Hürriyet, 17 Haziran 2019)
Dünya bu konuda çalışma yaparken ‘iklim değişikliğine’ dikkat çekiyor. Türkiye için iklim değişikliği noktasında acil bir tehlike olmadığı ileri sürülse dahi güneş enerjisinden istifade etmemize engel bir durum var mı?
Türkiye’nin yenilenebilir enerjide potansiyelini kullanmadığını söyleyen TMMOB Makina Mühendisleri Odası mensubu Oğuz Türkyılmaz, “Özellikle güneş ve rüzgâr alanında enerji üretim potansiyeli bizden çok daha düşük olan ülkelerin bile gerisindeyiz. Bu konuda yapılan yatırımlar ve girişimler var, ancak hepsi çok yetersiz. Türkiye, rüzgârdaki potansiyelinin yüzde 1.4’ünü, güneşteki potansiyelinin yüzde 1’ini kullanırsa ihtiyacından çok daha fazla enerjiyi üretmiş olacak. Bu yaklaşık olarak toplamda 20 bin kilometrekarelik bir alana denk geliyor. Hatta Türkiye sadece güneş panelleri ile elektrik ihtiyacının tamamını karşılayabilecek potansiyele sahip. Bunun için Türkiye çölleşen arazilerini çok rahat kullanabilme imkânına sahip. Bu konuda Almanya gibi ülkeler çok daha hızlı adımlar atarak enerji üretimindeki yenilenebilir kaynakların payını hızla arttırmaya başladı. Türkiye şu anda bu şekilde bir plana gitse dahi en az 15 yılda tamamen bir geçiş mümkün görünebiliyor. Ancak kömür ve diğer santrallere verilen 10-15 yıllık alım garantileri bu sürenin daha da uzun olduğu anlamına geliyor. Bu şekilde yatırımı yapılmış ve alım garantisi verilmiş onlarca santrali bir kenara bırakamayız. Kademeli bir geçiş Türkiye için en uygun yöntem olacaktır” demiş.
Bu konuda çok şey söylenebilir, ama idarecilerin bu meseleye yeterince ehemmiyet vermediğini söylemek lâzım. Bir yıl değil, 50 yıllık bir plan yapılsa ve her yıl sadece bu iş için belli bir miktar para ayrılsa 5 yılda, 10 yılda büyük mesafeler alamaz mıyız?
Herkesin bildiği gibi meselâ güneş ışığından istifade etme noktasında bizden çok geri olan Almanya, güneş enerjisi üretme noktasında bizi fersah fersah geçmiş durumda. Yüksek binalar yaparak bunlarla övünmek yerine güneşten ve rüzgârdan istifade edecek çalışmalar yapsak çok daha iyi olmaz mı? Lüks ve pahalı Mercedes ya da Audi’ler ithal etmek yerine; hiç değilse bu paraları güneş enerjisi üreten sistemlerin ithaline ayırsak çok daha faydalı olmaz mı?
Başka pek çok konuda olduğu gibi güneşten istifade etmek noktasında da çok geriye düşüyoruz. Avrupa ve Amerika alternatif enerji kaynaklarına yatırım yaparken bizim bu konuyu gündeme almamış olmamız büyük bir çelişki değil mi?
Milletin menfaati için güneşten enerji toplayan tarlalar kurmak şart, vesselâm.