Kendi isteğiyle gözünü kapayanlara güneşi isbat etmek bile zordur. Zaten bu sebeple “Gözünü kapayan yalnız kendine gündüzü gece yapar” denilmemiş mi?
Bu teşbih ve tesbit ekseriyetle mânevî hadiseleri görmek istemeyenler için ifade edilir, ama Türkiye’deki hal ve gidişe bakıldığında maddî anlamda da dünyamızı aydınlatan güneşi görmediğimizi söylemek mümkün. Her ne kadar “güneşi gördüm” diyerek film yapılmış olsa da, güneşe karşı gözümüzü kapattığımız ortada. Güneşi görmüş ve ondan istifade etme cihetine gitmiş olsak en büyük maddî sıkıntılarımızdan birini aşabilirdik.
Türkiye’yi idare edenler petrol zengini olmadığından bahisle, enerji için yurt dışına kasalar dolusu para verdiklerini, eğer kendi enerjimizi karşılayabilecek kadar petrolümüz olsa çok hızlı bir şekilde zenginleşeceğimizi söylerler. Kâğıt üzerinde doğru olan bu bilgi, gerçekler karşısında anlamını kaybediyor. Şuna emin olmak lâzım ki, ‘bu kafa’ ile devam edildiği müddetçe, Suudi Arabistan kadar petrol gelirimiz olsa yine düzlüğe çıkamazdık. Nitekim, su gibi petrolü olmak tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bakınız, sudan daha fazla petrolü olan ülkelere...
Doğru, Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar petrolümüz yok ve bunu dışarıdan ithal ediyoruz. Milyar dolarları bu iş için harcamamış olsak ‘carî açık’ da olmayabilirdi. Olmayabilirdi diyoruz, çünkü israf üzerine kurulu bir sistem olduğu müddetçe ‘yama’lar kapanamaz.
Hem, petrolümüz yoksa güneşimiz de mi yok? “Petrol olsa düzlüğe çıkabilirdik” diyenler, güneşin emrimizde olduğunu görmüyor mu? Bütün dünya güneş enerjisinden istifade etmek için yoğun bir çalışma yapıyor. Elbette güneşten istifade ile enerji elde etmek bugün için pahalı bir yatırım, ama neticede kârlı bir yatırım. Yani bu iş için yatırılan paralar boşa gitmiyor.
“Dünyanın en büyük güneş enerji santrali çalışmaya başladı” başlıklı bir haberde şu bilgiler vardı: “Her biri yaklaşık 2 metre yüksekliğinde ve 3 metre genişliğinde 300 bin adet bilgisayar kontrollü aynayı güneş ışınlarına odaklanacak şekilde kontrol etmeyi başardığınızda ortaya dünyanın en büyük güneş enerji tesisi çıkıyor.
Amerika’da California–Nevada sınırına kurulan ‘Ivanpah Solar Electric Generating Sytem’ adlı tesis, California eyaletinin enerji ihtiyacını karşılamak üzere 392 megavat kapasitesi ile tam 140 bin hanenin elektrik tüketimine yetebilecek üretim gerçekleştirebiliyor. Yılda 400 bin metrik tona denk karbondioksit salınımını önleyen tesisin çevreye katkısı 72 bin aracın trafikten çekilmesi ile eşdeğer seviyede. Yaklaşık 13 bin metrekare alanda kurulu tesisin ortakları NRG Energy, BrightSource Energy ve Google. (...) 2,2 milyar dolarlık yatırım ile gerçekleştirilen projenin çalışmaları 2010 yılının ekim ayında başlamıştı. Tesis, çevreci enerji üretiminin yanı sıra bölgede yıllık yaklaşık 650 milyon dolarlık da istihdam sağlıyor. Proje, özellikle Türkiye gibi sürekli olarak gelişmiş ülkelerin enerji ihtiyaçlarını karşılama modellerini kendisine örnek almaya çalışan gelişmekte olan ülkelerin, üretebileceği ‘yeniliçi ve çevreci’ çözümlere de ciddî bir örnek teşkil ediyor. (Vatan g., 15 Şubat 2013)
Türkçe konuşalım: 2 milyar dolar civarında bir yatırımla 140 bin hanenin enerji ihtiyacı karşılanıyorsa Türkiye benzer yatırımları niçin yapmaz? Yılda kaç milyar dolar paramız israf ediliyor?
Demek ki ülkemiz yılda 5 milyar doları bu iş için ayırsa uzun dönemde enerji ihtiyacının büyük bir kısmı karşılanmış olacak. Güneşe gözünü kapayan bir Türkiye’nin zenginliği görmesi mümkün değil. Güneşi de, gerçekleri de görelim...