Kanaatimizce “insanlık” el ele verse, hem Filistin’deki zulmü durdurabilir hem de dünyanın başka yerindeki zulümler sona erer. İyiler bir araya gelip el ele veremediği için İsrail gibi devletler mazlumlara zulmetmeye devam ediyor. 

Nitekim, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde kurulan “İşgal Altındaki Filistin, Doğu Kudüs ve İsrail Üzerine Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu,” İsrail’in uluslararası hukuka riayet ederek Filistin’in işgalini sonlandırması için uluslararası camiaya yeni yollar araması çağrısında bulunmuş.

BM İnsan Hakları Konseyinin 50. Oturumunda genel kurula hitap eden Komisyon Başkanı Navi Pillay, Komisyonun 7 Haziran’da Filistin’e dair yayımladığı raporda yer alan “İsrail’in Filistin topraklarını işgali ve Filistin halkına karşı ayrımcılığı devam ettirmesi, bölgedeki istikrasızlık ve çatışmanın temel nedenidir” ifadesini kullanmış. (AA, 13 Haziran 2022)

İsrail’de iktidarlar değişse de Filistin’e karşı yapılan haksızlık ve zulüm değişmiyor. Navi Pillay da buna dikkat çekmiş ve yeni İsrail hükümetinin Filistin’in işgaline yönelik politikaları güçlendirmekten başka bir şey yapmadığını beyan etmiş.

Birleşmiş Milletler bünyesinde “İşgal Altındaki Filistin, Doğu Kudüs ve İsrail Üzerine Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu” kurulmuş olması bile tek başına iyi ve haklı bir adım olmakla birlikte, önemli olanın netice almak olduğu hatırda tutulmalıdır. BM bünyesinde böyle bir komisyon kurulmuş olması, dünyadaki ‘iyi’lerin; İsrail zulmünün farkında olduğunu gösterir. Fakat nedense bu komisyonlarda çok güzel konuşmalar, çok güzel tespitler ve çok güzel kararlar alındığı halde ekseriyetle bu kararlar uygulama imkânı bulamaz. Komisyon Başkanı Navi Pillay’ın, “İsrail’in bundan önceki komisyonların bulgu ve tavsiyelerini uygulama yönünde somut adımlar atmayı reddetmesi nedeniyle uluslararası camia, İsrail’in uluslararası hukuka riayet etmesini sağlamak için yeni yollar aramalıdır” tespiti bu bakımdan önemlidir. Bu yolların neler olduğunu ya da neler olması gerektiğini de yine ‘dünyadaki iyi’ler bulmalı ve gündeme taşımalı.

Zaten Birleşmiş Milletler’in kuruluş maksadı da ‘dünya barışını temin etmek’ değil mi? O halde her imkân ve fırsatta bu hedefe ulaşmak için yeni ve kararlı adımlar atılmalıdır. BM’yi de harekete geçirmek yine ‘iyi’lere düşen bir vazifedir. İnsanlık, hür dünya, ‘iyi’ler “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” demeden haksızlıklara itiraz etmeli ve İsrail gibi ülkeleri yola getirmelidir. Bunun bir yolu da ekonomik ve siyasi baskıdır ki BM’ye üye olan İslam ülkeleri istese bunu büyük ölçüde yapabilir.

“İyi”lerin sessiz kalması ve harekete geçmemesi çok büyük bir yanlış olur vesselam.