Yanlışın ve haksızlığın uzun süre devam etmesi, eşyanın tabiatına aykırı olduğu tarihçe tesbit edilmemiş mi?

Kazanırken yapılan iltifatların kaybedince tersine döneceğini herhalde idareciler de bilir. Nitekim, anlatılana göre Sultan Abdülaziz’in Sadrazamı ve Hariciye Nazırı Keçecizade Fuat Paşa’ya sormuşlar: “Kaç dostun var?” O da “Henüz iktidardayım, bilemem” demiş.

İktidarda olanların gerçek dostları ancak iktidarı kaybettiklerinde ortaya çıkar. İstanbul seçimini kaybeden idareciler bu bakımdan gerçeklerle yüzleşmek durumunda kalacaklar. İstanbul’da yapılan seçim elbette mahalli bir seçimdir, ama Türkiye’nin en kalabalık ili olması ve bir bakıma ‘72.5 milletten oy verenlerin bu ilde olması’ bakımından da neticede dikkate alınmalıdır.

Seçim sonrası yapılan yorumlara bakıldığında iktidarın kaybetmesinin asıl sebebinin liyakate önem vermeme ve adaletsiz uygulamalar olduğu ortaya çıkıyor. AKP İstanbul Milletvekili ve aynı zamanda Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi üyesi, hukukçu Mustafa Yeneroğlu sosyal medya hesabında yaptığı değerlendirmede şöyle demiş: 

“Ahlâkî üstünlüğü kaybettiğimiz için İstanbul’u kaybettik. Samimî öz eleştiri yaparak yeniden ümit olabiliriz. Bunun için geçmişi ve mitleri bırakıp geleceğe ve gençlerin hayallerine bakmalı, rasyonalite, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve temel haklara odaklanmalıyız. Benim de bir Türkiye hayalim var. Herkesin ayağının yere bastığı, beğenmediğimiz düşüncelerin öfke veya şiddet ile bastırılmadığı, toplumsal farklılığın zenginlik kabul edildiği, Türkiye’nin refahının çok seslilikte görüldüğü ve karşılıklı tahammülsüzlüğün aşıldığı bir Türkiye. Karşılıklı olarak bizi endişelendirmesi gereken bizim gibi düşünmeyenler, inanmayanlar veya yaşamak istemeyenler değil, korkularımızın öz güvenimizi aşmış olması ve birbirimizi ezerek yol alabileceğimiz zannı. Hayallerini yurt dışında kuran gençler gerçeği bizi endişelendirsin. Ehliyet ve liyakatin esas alınmadığı konusunda gençlerin feryadı bizi endişelendirsin, üniversite mezunu olup da işsizlik kervanını büyüten gençlerin sayısı bizi endişelendirsin, adalet sistemimize güvenin dipte olduğu haykırışı bizi endişelendirsin.” (@myeneroglu, 23 Haz 2019)

Tabii ki bu anlamda yorum ve değerlendirmeler yüzlerce, belki binlerce kişi tarafından yapılıyor. Üstelik benzer yorum, ikaz ve hatırlatmalar seçimden önce de çok yapıldı. Türkiye’yi idare edenler ise ikazları, hatırlatmaları hiç dikkate almadı. Hak, hukuk ve adalet hatırlatması yapanlar kim olursa olsun susturuldu. 

Oysa bir defa daha ortaya çıktı ki Türkiye’nin hakka, hukuka ve adalete riayet eden bir idareye ihtiyacı vardır. Bunlar olmadan başka şeyler anlamını kaybediyor.

“Araba devrilince (teker kırılınca) yol gösteren çok olur” misali, Türkiye’yi idare edenlere yol gösterenlerin sayısında bir patlama yaşanacağı anlaşılıyor. Keşke en başta bu hata yapılmasaydı. Keşke ikazlar, itirazlar dikkate alınsaydı. 

Bundan sonra kırılan tekerlerin tamir edilip işe yaraması kolay değil. Çünkü idareciler nerede hata yaptıklarını dahi tesbit ve itiraf edebilmiş değil. Her halde kabahati yine başkalarına atıp temize çıkmak isteyecekler. Tabii ki son tahlilde daha büyük kaybetmeye aday olmuş olacaklar. İbrahim Hakkı 

Hazretlerinin tavrını hatırlayalım: “‘Mevlâ görelim neyler / Neylerse güzel eyler’ de, pencerelerden seyret, içlerine girme.”