Okullar için tatil döneminin başlaması, camiler için ‘yeni eğitim yılı’nın açılması anlamına gelir. Yaz ayları çocuklarımız için, köy ve şehir ayırımı yapılmadan Kur’ân okuma ve dinî bilgiler öğrenme ayı sayılır. Milyonlarca çocuk yaz tatilini fırsata çevirip inşallah Kur’ân öğrenecek.
Her halde cami olmayan köyümüz yoktur. Dolayısıyla Kur’ân geçmiş yıllara nisbetle çocuklarımızın Kur’ân öğrenmesi daha kolay. 28 Şubat 1997 sürecinde Kur’ân öğrenmeye ‘yaş sınırı’ getirilmiş ve küçük yaştaki çocukların camiye gitmesi, Kur’ân öğrenmesi engellenmişti. Tabiî ki bu yasak tutmadı, tepki gördü ve milletimiz çocuğunu camiye göndererek Kur’ân öğrenmesini sağladı. Türkiye’nin tarihi hakikaten garip kararlarla doludur. Düşünün, camiye giden çocuklara bile ‘yaş sınırı’ koymaya çalıştılar...
Ancak 28 Şubat sürecinde getirilen bu keyfi yasak insanların Kur’ân okumaya daha fazla ilgi ve alâka duymasını da netice vermişti. O yıllarda okullar tatil olduğunda çocuklar hemen camiye gönderilir ve camilerimiz çocuk sesleriyle şenlenirdi. Sonraki yıllarda okullarda seçmeli olarak Kur’ân okumayı öğrenme dersleri başlayınca camiye giden çocuk sayısı artmadı, azaldı. Maalesef veliler, “Çocuklarımız artık okulda da Kur’ân okumayı öğreniyor” diye düşünerek ‘yaz Kur’ân kursları’na nisbeten daha az ilgi göstermeye başladı. Bu ciddî bir durumdur ve ehil olanların bu meseleye el atmasında fayda vardır. Elbette okullarda gereği gibi Kur’ân öğretilse mesele yok. Fakat bunun yapılabildiğini söylemek kolay değil. Neticede iyi niyetle atılan bir adım, arzu edilen neticeyi vermedi. Kendi mahallemden biliyorum, cami imamı bile “Artık okullarda Kur’ân dersi var. Bu sebeple daha az öğrenci geliyor” diye dert yanmıştı.
Ankara’da düzenlenen “2019 Yılı Yaz Kur’ân Kursları Açılış Programı”nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, her yaz tatilinde olduğu gibi bu sene de yaz Kur’ân kurslarının açılışının sevinç ve heyecanını yaşadıklarını belirtmiş. Erbaş, Hz. Muhammed’in (asm) hiçbir anne-babanın çocuğuna güzel ahlâk ve terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunamayacağını buyurduğuna işaret ederek, “(Yaz kursaları için) Bu seneki tema, ‘Camiler Çocuk Dolsun Ahlâkı Kur’ân Olsun.’ Gerçekten çok beğendim, tebrik ediyorum. Fahri öğreticilerle beraber yaz kurslarında 200 bin civarındaki hocamız camileri çocukla dolduracaklar ve ahlâkının Kur’ân ahlâkı olması için ellerinden gelen gayreti gösterecekler. Hepsine kolaylıklar diliyorum” diye konuşmuş. (AA, 19 Haziran 2019)
Erbaş, yaz kurslarının çocukların tatil dönemini değerlendirebilmesi açısından iyi bir imkân olduğuna işaret ederek, “Çocuklarımızın karakter inşası ve değerler eğitimi açısından özellikle görerek ve uygulayarak öğrenebilmeleri için önemli bir fırsattır. Zira din eğitiminden uzak kalan çocuklarımızın tarihini, toplumunu, medeniyetini tanıması ve daha iyi bir gelecek inşa etmesi oldukça zordur. Onun için bize düşen en önemli görev evlâtlarımızı bu kurslara teşvik etmek ve devam etmelerini sağlamak olacaktır” ifadelerini kullanmış.
Çocuk ya da yaşlı herkes için Kur’ân okumak çok önemli bir vazifedir. Tabiî ki beraberinde Kur’ân hakikatlerini anlatan kitaplar da okunmalı. Bütün bunları yapabilmek için ‘yaz Kur’ân kursları’nın çok daha cazip olması için özel gayretler de ortaya konulmalı. Korkutarak ve ürküterek değil, sevdirerek ve ikna ederek Kur’ân ve onun hakikatlerini öğretmek gerek.
Akılları ve kalpleri ikna etmeyen bir metodla Kur’ân okumak öğrenilse de, “Kur’ân hakikatlerini yaşamak” mümkün olmaz. Maalesef, namaz kılmayan ‘hafız’ların bile olduğu düşünülürse ikna meselesinin ehemmiyeti daha iyi anlaşılır. Evet, Diyanet’in sloganını biraz değiştirerek tekrarlayalım: Camiler çocuk dolsun. Hepimizin ahlâkı Kur’ân’a uygun olsun.