Kur’an’ı söndürmek isteyenlerin bilmediği bir şey var: Onun sahibi kainatı yaratandır ve onu muhafaza eder ve etmiştir.

Danimarkalı ırkçı bir siyasetçinin İsveç’de menfur bir ‘eylem’ yapması; Kur’an’a düşmanlık edenlerin en büyüklerinden birini hatıra getirdi. “Müslümanları Kur’an’dan soğutmalıyız” diyen bu kişi ve ‘eylem’i “Tarihçe-i Hayat”da şöyle anlatılır: 

İngiliz Meclis-i Mebusanında, Müstemlekat Nazırı elinde Kur’an-ı Kerîm’i göstererek söylediği bir nutukta, “Bu Kur’an İslamların elinde bulundukça, biz onlara hakim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’an’ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur’an’dan soğutmalıyız” diye hitabede bulunmuş.

İşte bu müthiş haber, onda [Bediüzzaman’da] tarifin fevkınde bir tesir uyandırmıştı. İstidadı şimşek gibi alevli, duyguları ve bütün letaifi uyanık ve ilim, irfan, ihlas cesaret ve şecaat gibi harika inayet ve seciyelere mazhar olan Bediüzzaman’ın, bu havadis üzerine, “Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!” diye, kuvvetli bir niyet, ruhunda uyanır ve bu saikle çalışır. (Bediüzzaman Said Nursi Tarihçe-i Hayatı, İlk Hayatı, s. 44)

İsveç’de yapılan ‘eylem’ de bundan farklı olmasa gerek. Ancak İsveç’teki ‘eylem’ açıkça yapılırken, İngiliz Meclis-i Mebusanında yapılan daha sinsi bir ‘eylem’di. Dolayısı ile o gün de, bugün de Kur’an’a hücum edenlerin asıl maksatları; Müslümanları Kur’an’dan soğutmak ve aralarıma mesafe koymaktır. Dolayısı ile bu ‘eylem’lere karşı en isabetli tepki; Müslümanlara Kur’an’ı sevdirmek, aralarındaki bağı kuvvetlendirmek ve Kur’an’a sahip çıkmalarını temin etmektir. 

Kur’an’ı yakmak gibi çirkin provokasyonlara imkan ve fırsat veren ülkeler de diplomatik kanalları kullanarak ciddi ikaz edilmelidir. Muhtemelen bu çirkin ‘eylem’in yapıldığı ülkede insaflı siyasetçiler de var ve onlar bu ‘eylem’i tasvip etmez. Gerek İsveç ve gerek başka ülkelerdeki insaflı siyasetçileri de ikna edip bir bütün olarak bu çirkin eyleme tepki göstermek icap eder. Bu çirkin eylemi yapan kişi tek başına ne İsveç’i ne de Danimarka ya da Avrupa’yı temsil edemez. Çirkin eylemi yapana böyle muamele etmek belki de onun istediği şeydir. Dolayısı ile benzer çirkin eylemlerin olmaması için en başta İslam ülkeleri olmak üzere dünyadaki bütün insaflı ve iyi siyasetçiler el ele vermeli. Bu yönde çağrıların artmış olması, gelecek için ümitvar olmayı icap ettiriyor.

Şundan emin olalım ki, hem İslam hem de Kur’an; sönmez ve söndürülemez. Çünkü İslamın ve Kur’an’ın sahibi; insanı ve kainatın da sahibidir...