Gazeteler maliyet artışlarını karşılamakta zorlanırken, bazı gazeteler de internet gazeteciliğini tercih ediyor. Dergiler ve yayınevleri de benzer sıkıntıları yaşıyor. 

Gazete, dergi ve kitap yayıncılığını kültür sektöründen ayrı düşünemeyiz. Bu açıdan bakıldığında devletin bu sektörü uygun yollarla desteklemesi netice itibarıyla milletin menfaatine olur. Tabii ki gazete ya da dergiler yayın yaparken “Edipler edepli olmalı” prensibine göre hareket etmeli. Bu prensibe göre hareket etmeyen yayınları ‘medya vasıtası’ olarak kabul etmek de doğru olmaz. 

Konya’da yapılan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu (TGK) 24. Başkanlar Kurulu Toplantısında da medyanın sıkıntıları gündeme gelmiş. Toplantının sonuç bildirisinde, ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmelerden etkilenen medya sektörünün, önemli değişim ve dönüşüm sürecine girdiği belirtilip şu ifadelere yer verilmiş: “Sorunların en önemlisi, ‘Gazetecilik Meslek Yasası’ olmamasıdır. Medya, gerçek anlamda işlevini yerine getirebilmesi için, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na acilen ihtiyaç duymaktadır. (...) Bu çarpık durumu ortadan kaldırmak için, gazetecilik mesleğini kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’ acilen çıkarılmalıdır. (...) ‘Kamuoyuna ‘Dezenformasyonla Mücadele Kanun Teklifi’ olarak yansıyan hazırlıklar, fikir özgürlüğünü kısıtlayıcı değil, tam tersine haber alma özgürlüğünü gerçek anlamda hayata geçirmeyi sağlayıcı nitelikte olarak yasalaştırılmalıdır. İstihdam sağlayan, gerçek anlamda haber üreten internet haber siteleri, Basın İlan Kurumu’ndan resmi ilan ve reklam verilmek suretiyle desteklenmelidir.” (AA, 15 Mayıs 2022)      

Elbette burada yapılan çağrı ve teklifler de değişik yönleriyle tartışılır ya da itiraz da görebilir. Fakat önemli olan bu meselenin ‘masa’ya gelmesi ve tarafların ortak bir noktada buluşmasıdır. Ayrıca basın sektörünün tek derdinin ekonomik konular olmadığını da en başta gazeteciler bilir ve bilmeli. Bugünkü şartlarda medya ekonomik olarak desteklenmiş olsa problemler sora ermiş olur mu? 

Başka pek çok noktada olduğu gibi medya sektöründe de esas mesele açıklık ve şeffaflığın temin edilebilmesidir. Aynı zamanda gizli ya da açık sansür, medyanın bitmeyen derdi olmaya devam ediyor. 

Bir nokta daha dikkat çekici: Acaba Konya’da toplanan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun ‘sonuç bildirisi’nde hak ettikleri halde basın kartları verilmeyen, verilip de sonra iptal edilen ve hele hele ‘sürekli basın kartları’ yenilenmeyen basın mensupları hiç gündeme geldi mi?

Basın mensuplarına en başta ‘basın meslek kuruluşları’ sahip çıkmalı değil mi? Tabii ki keyfi olarak ‘resmi ilan’ verilmeyen gazetelerin durumu da gündeme taşınmalı...