“İslamofobi” ve benzeri bazı akımların İslâmı gölgelemeye çalışmasına rağmen tam aksi gelişmeler yaşanıyor ve İslâm güneşinin üflemekle sönmeyeceği, aksine daha da parlayacağı anlaşılıyor. Haza min fadlı Rabbi. Bu Rabbimizin bir ihsânıdır.

Güzel haberlerden biri Hollanda’dan geldi. Haberin başlığı bile hadiseyi tam olarak özetliyor: “İslâm karşıtı kitap yazarken Müslüman oldu.”

Böyle bir haber karşısında bin defa şükredilmez mi? Ayrıntıda şu bilgiler var: “Hollanda’da, bir dönem aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nde (PVV) milletvekili ve ikinci adam olan Joram van Klaveren, İslâm karşıtı kitap yazarken Müslümanlığı seçti. Hollanda basınında çıkan haberlere göre, eski siyasetçi 39 yaşındaki Joram van Klaveren, geçen yıl Ekim ayında (2018) şehadet getirerek Müslüman oldu. Eski siyasetçinin,  Müslümanlık karşıtı kitap yazdığı süreçte yaptığı araştırmalar sırasında İslâmiyet ile ilgili bakış açısı değişti. İslâmiyet’i seçen Klaveren, Müslüman olduktan sonra gayrimüslimlerin İslâm karşıtı düşüncelerini çürüten bir kitap çıkardı.” (AA, 4 Şubat 2019)

Joram van Klaveren

Demek ki güneş gibi olan İslâmiyeti söndürmeye çalışmak, üfleyenlerin nefesini tüketiyor. Bu haber aynı zamanda kimin ne zaman İslâma teslim olacağının bilinmediğini de bir defa daha göstermiş oldu. Bir yıl önce İslâmı gölgelemek için kitap yazmaya niyetlenen birisi, bir yıl sonra İslâm korkusunu yaymaya çalışanlara karşı kitap yazar duruma geliyor. 

Bu vesileyle bir dönem yine Hollanda’da faaliyet gösteren aşırı sağcı PVV partisinde olan Arnoud Van Doorn’un da yaklaşık 6 yıl önce bu partiden ayrılarak Müslüman olduğunu hatırlayalım. Daha önce duyulan o haberi de kısaca hatırlayalım: 

“Hollanda’da İslâm ve yabancı karşıtı aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nden (PVV) 2011’de ayrılan ve Müslümanlığı seçen Birlik Partisi Lahey Belediyesi Encümeni Arnoud van Doorn, Müslümanlığı kabul süreci, seçim sonuçları ve Müslümanların geleceği ile ilgili değerlendirmede bulundu. PVV partisinde görev yaparken İslâmı Hollanda ve Avrupa’nın hürriyeti için bir tehdit olarak gördüğünü belirten van Doorn, ‘PVV’de iken bilgisizliğimden İslâm karşıtı çalışmalarla iyi bir şey yaptığımı zannediyordum, ama daha sonraları İslâm ile alâkalı kafamda soru işaretleri olduğu için daha çok bilgi edinmek istedim. İslâm hakkında camilerdeki insanlardan bilgi edindim ve Kur’ân-ı Kerîm’i okudum. Bu esnada daha önceki düşüncemin tam aksine İslâmın barış dolu çok güzel bir din olduğunu öğrendiğimde bu beni çok etkiledi ve 2012 yılında Müslüman oldum’ dedi.” (Yeni Asya, 29 Mart 2017)

Başlangıçta İslâm ve Müslümanlar aleyhinde olan bu iki siyasetçinin araştırarak Müslüman olması, mutlaka Hollanda kamuoyu ve Avrupa’da müsbet tesirler meydana getirecek. Ve belki de yeni kişilerin İslâma teslimine de yol açacak. O halde ümitsizliği başka yere kovmak ve her halde ümitvar olmak bize yakışır.

Avrupa’da ve dünyada böyle hadiseler yaşanırken İslâm ülkesi olan Türkiye’de aksi gelişmelerin olması akla ve mantığa uygun olur mu? Cehalet, fakirlik ve ihtilâf düşmanlarını mağlûp edip İslâma yakışan doğruluğu ortaya koyabilirsek dünyadaki bütün insanların İslâma teslim olması mümkündür. 

Tabiî ki İslâma lâyık doğrulukta insanlığın muhtaç olduğu; hak var, hukuk var, adalet var ve insana insan muamelesi var...