‘Uzaktan eğitim’ benzeri, artık ‘uzaktan çalışma’ dönemi başladı demek mümkün. Gazetecilik de ‘uzaktan çalışma’ya uygun meslekler arasında. Gelişen teknik imkanlar sebebiyle internetin olduğu her yer artık ‘ofis’ olarak kullanılabiliyor.

Eskiten TRT’nin her yıl tekrarladığı haberler olurdu. Bunlardan biri de, “Cumhurbaşkanı yaz dönemi çalışmaları için Okluk Koyu’na gitti” diye başlardı. Biz de İstanbul’dan uzak kalacağımız “yaz dönemi”ni buna benzeterek vadimize gelmiş bulunuyoruz. Nasip olursa belli bir süre “uzaktan, köyden, Senoz Vadisinden’ çalışmaya gayret edeceğiz.

Bu vesile ile yolculuk esnasında dikkatimizi çeken bazı noktaları aktarmak ve paylaşmak ihtiyacı hissettik. 

Geçen yıllara nispetle yolculuklarda en çok şikâyet edilen konu, bilet fiyatlarının tahminlerden çok daha fazla artmış olması oluyor. Aynı şekilde özel araçla seyahat etmek de neredeyse ‘lüks’ olmuş durumda. Son bir yılda akaryakıt fiyatlarının yüzde iki yüz elliye yakın nispette artmış olması bunun delili.

Otoyolların bakımsız olması da yolcuların dikkatini çekiyor. İstanbul-Ankara istikametinde devletin işlettiği otoyol yapılan ‘yama’lar sebebiyle şoförleri hayli yoruyor. Çukurlara düşmemek için ani şerit değiştiren araçlar, kazalara da sebep oluyor. Acaba bu otoyolların tam bir bakıma ihtiyacı yok mu? Aynı şekilde kangren haline gelen ve bir türlü çare bulunmayan “iki şeritli otoyol bölümleri” de bir an önce çözüme kavuşturulmalı değil mi? Mesela, otoyolun İzmit-Kandıra Kavşağı bölümünde yaklaşık 10 km uzunluğunda “iki şeritli yol” var ve bu yol, otoyolun tamamen tıkanmasına sebep oluyor. Aynı yol üstünde bazı tüneller de iki şeritli. 30 ya da 40 yıl önce yapılan ve o gün için ihtiyacı karşılayan bu tüneller ve yollar yeni şartlara göre genişletilmesi icap etmez mi? 

Muhtemelen Türkiye’yi idare edenler ‘hava yolu’nu tercih ettiği için yolcuların otoyolda çektiği sıkıntıların farkında değil. Ankara’da çalışan yüksek bürokratların ve etkili siyasetçilerin İstanbul’a giderken kara yolunu tercih etmesini ve bu yollarda çekilen sıkıntıları görmesini arzu ederiz. Bu yollar mutlak surette genişletilmeli ve bakımları da ihtiyaca göre gecikmeden yapılmalı.

Gerede-Samsun-Karadeniz Otoyolu ise geçmiş yıllara nispetle daha iyi ve bakımlı hale gelmiş. Çoğu yerde asfaltlar yenilenmiş durumda. Tabii ki bu yollarda da bazı mevkilerde asfalt çok bozulmuş. Mesela, Terme civarındaki asfalt, ağır yük kamyonları sebebiyle çukurlaşmış durumda. Bu yolda seyahat eden bir arkadaşımız, “Bu durumu gündeme getirin de bir çare bulunsun. Tırlar bu ‘çukur’lara düşmemek için ani şerit değiştiriyor ve kazara yol açıyor” dediler. 

Yol güzergahında uğradığımız ve kısa sohbetler etme imkanı bulduğumuz esnaf ve çiftçilerin tek derdi ise hayat pahalığı. Keşke Türkiye’yi idare edenler bu şikayetleri duysa. Fakat pek de duymaya niyetleri yok gibi.

Senoz Vadisinin de dertleri var elbette. Nasip olursa onları da başka ‘notlar’la aktarmaya çalışırız.