Bu asırda insanların birçoğu demokrasi lehindedir ve demokrasiyi ister. Demokrasiye ait prensipler herkesçe savunulur ve bu prensiplerin güzelliğinden bahsedilir. İnsanların fikren demokrat olması çok iyi bir gelişmedir.
Bediüzzaman, fikren demokrat olunmasını takdir etmekle birlikte fiilen demokrat olunmasının da ne kadar gerekli olduğundan bahseder. Fiile dönüşmeyerek faaliyete geçmeyen fikirler, ancak zihinlerde esir kalır. Demokrasiyi ne kadar överseniz övün bizzat yaşamak kadar kıymetli değildir. ‘Ben demokratım’ diyenlerin fiilen de demokrat olması elzem hale gelmiştir. “Ey ehl-i hamiyet, anlayınız! Kürt ve emsâli, fikren meşrûtiyetperver olmuş ve oluyorlar. Lâkin, bazı memurun fiilen meşrûtiyetperver olması müşküldür. Hâlbuki, akılları gözlerinde olan avama ders veren fiildir.” (Münâzarât) hakikati, fiilen demokrat olmanın daha zor bir mesele olduğunu hatırlatmaktadır.
Eğer topluma karşı inandırıcı olunmak isteniyorsa fiilen demokrat olmak gerekmektedir. İnsanlar konuşulandan çok yaşanılanlara bakmaktadır. Yaşamadığınız bir hakikat insanlarca kabul görmemektedir. ‘Ben demokratım’ deyip ilk fırsatta demokratik tutum ve davranışlardan vazgeçmesi insanlarda şüphe uyandırmaktadır. Fiilen demokrat olmak bizzat demokratların yeniden hatırlaması gereken bir husustur. Fiilen demokratlığı kaybetmek zamanla fikrî demokratlığı da yozlaştıracaktır. Bize lâzım olan hem fikrî, hem de fiilî demokratlığı sağlamlaştırmaktır. Hamiyet ehlinden vatan namına ricamız budur.