Avladığı balığı büyük bir heyecanla evine götüren adam, balığı eşinin eline tutuşturur ve ona şöyle der: “Gözünü seveyim hanım, idareli pişir.”

Balığa pek sevinemeyen hanımı, kocasına; “evde ne yağımız kaldı ne de ateşimiz. Sen bu balığı çiğ çiğ yemeye hazırlan” der. 

Bu cevaptan hoşnut olmayan adam, “ben çiğ balık sevmem” der ve balığı fırlatıp Nil’e atar. 

Suyun yüzüne çıkan balık, biraz kendine gelince kıyıya doğru döner ve şöyle bağırır: “Yaşasın Başkan Nâsır!”

Bu yazımız, balık kavağa çıktı diye kösenin sakalı bitti sananlara gelsin.

Son bir aydır kamuoyunu meşgul eden meselelerden biri de Dilan-Engin Polat çiftinin tutuklanması. İddiaya göre, güzellik merkezi sahibi Polat çifti, işletmeleri üzerinden yasa dışı bahis ve başkaca suç gelirlerini aklıyorlamış. 

Çiftin sosyal medya üzerinden teşhir ettikleri lüks yaşamları dikkat çekince, paranın suyunun nereden geldiği merak edilmiş. Sosyal medyadaki tepkiler üzerine de Savcılık ve MASAK soruşturma başlatmak zorunda kalmış!

Öyle görünüyor ki bu soruşturmaların ardı gelecek. Sırada, kısa sürede köşeyi dönmüş başkaca sosyal medya fenomenleri de var. 

Aklıselim ise bu meseleye şöyle bakıyor: Tutuklanan kişiler, birilerinin emanetçisi ve birer küçük balık hükmündeler. 

Gün geçtikçe yoksullaşan halkın karnının gurultusu duyulmasın ve bu tür şeylerle oyalansınlar diye küçük balıklar birer birer yem edilmeye başlandı. Büyük balıklar ise “Yaşasın Başkan Nâsır” demeye devam ediyorlar. 

Mısır’ın eli kanlı dikdatörü Cemal Abdünnâsır dönemi için üretilen fıkraların, yirmibirinci yüzyılın Türkiye’sine cuk oturuyor olması ne kadar acı değil mi?

Türkiye’nin hiçbir döneminde, organize suç örgütlerinin, sırtlarını bu kadar açıktan devlete dayadığı bir devir olmamıştı. 

Tek adam rejiminde, kolluk güçlerinin oltasına takılan çok sayıda çete, yağ ve ateş hükmünde olan hukuk olmadığından pişirilemedi ve tekrar nehre bırakıldı. Salıverilen her balık, daha gür bir sesle “Yaşasın Başkan Nâsır” diye bağırdı.

Kendilerini tavada bulan bazı balıklar da çıkarılan İnfaz Yasalarından faydalandılar ve tavada şöyle bir çevrildikten sonra “alacanlı” olarak denize döndüler. 

Zaten bir süre sonra da Emniyet yalnızca küçük balıkları yakalayabilir hale geldi.  

Yeni İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya göreve geldikten sonra, çeteler ve organize suç örgütlerine düzenlenen operasyonlar küçük balıkları yakalamak kabilinden. Yoksa ne balık kavağa çıktı ne de kösenin sakalı bitti.

Erdoğan; Yerlikaya üzerinden bir yandan Soylu ve MHP dostu balıklara “gel gel” yaparken, bir yandan da Yerlikaya’yı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına hazırlıyor gibi.

Yerlikaya’nın, 29 Ekim kutlamalarında M.Kemal’li paylaşım yaparak sola göz kırpması da galiba bu hazırlığın bir parçası. 

Türkiye’nin hukuk tavasında sadece Polat çifti gibi magazin haberlerine servis edilen küçük balıkların değil de dipteki ve “derindeki” büyük balıkların piştiği günleri de görmek nasip olur inşallah.