Cerbeze, sosyal hayattaki tabirle “lâf cambazlığı” yaparak kurnazca ifadelerle kural tanımaksızın üste çıkmaktır.
Bir şeydeki ehemmiyetsiz küçücük kusurları, büyütüp çoğaltarak iyilikleri örtmeye çalışmak ve batılı hak suretinde konuşma hâlidir. Risale-i Nur’daki ifade ile: “Büyük işlerde yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır.”1
Cerbezecinin işi tenkittir. Haksız tenkit en kötü hastalıktır: “En müthiş maraz ve musîbetimiz, cerbeze ve gurura istinat eden tenkittir.”2
Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikatin bütün güzellik ve cazibesinin ortaya çıkmasına vesile olur. Şayet tenkidi insaf değil de cerbeze ve gurur işletirse, o zaman da yıkıcı olur.
Cerbezenin acayibi ve hayret verici tarafı: “Cerbezenin tavr-ı acibi; zaman ve mekânda müteferrik [Ayrı ayrı] şeyleri toplar, bir yapar. O siyah perde ile herşeyi temaşa eder.”3
Güzel ve aldatıcı konuşma becerikliliği ve haksız sözlerle hakîkati gizleme neticesinde kişi hem kendisi aldanır hem başkasını aldatmış olur. Çünkü cerbeze “kuvve-i akliyenin ifrat mertebesi” olup, “Hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya mâlik olur”. 4
Aldatıcı zekâ neticesinde âdilâne hüküm vermek zorlaşır. Zira, “Cerbeze bir hâkimdir. Yalnız seyyiat tarafını konuşturmamalı; onun hasmı olan hasenatı da dinlemeli, sonra muvazene edip, mizan-ı haşirdeki hükm-ü âdilâne gibi râcih gelene muhabbetle hak vermelidir.”5
Burada iki tehlike var. Hem fenalığı (yalanı) süsleyerek doğru gibi göstermek hem de kurnazca aldatarak hakikati gölgelemek. Bu hâliyle cerbeze, yalandan daha öte bir cürüm ve günah teşkil eder.
Bu zamanda cerbezenin intac ettiği çok büyük mazarratlardan (tehlikelerden) bazıları:
Evvelâ: Âlem-i İslâm’a zulmedenleri, tahkir edenleri bazı yavelerle, dost olabilecek surette gösterirler.
Sâniyen: İslâmiyet’in izzet ve şerefi için çalışan mücahidin güruhunu acayip bahanelerle millete düşman gibi gösterip en fena derekesine indirir.
Sâlisen: Her şeyin güzel tarafını nazara almak maslahat iken, en fena tarafını nazara alıp mütemadiyen milleti ümitsizliğe sevk ederek, cemaat ruhunu öldürür.
Râbian: Cerbezedeki tahribata inanç zayıflığının eklenmesiyle dinî meselelerin zayıf tarafı varmış gibi göstererek dinsizliğe zemin ihzar eder.
Hâmisen: Selef-i salihinin (İslâm büyüklerinin) yapmış oldukları bazı dinî münakaşaları ve farklı düşünceleri, hakperest tenkitleri nazara vererek bu şahıslar hakkında hürmetsizlik ve emniyetsizliği telkin ederek, o vasıta ile zihinlerdeki İslâmiyeti sarsar ve dine leke getirir.
Sâdisen: Düşmanın kâfirane zulmünü hayale gelmez cerbezeli tevillerle adalet suretinde göstermek ister.
Cerbeze ile İslâm’da kusur arayanlar için Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Bırak onları düştükleri çukurda debelenip dursunlar.”6
Hâsılı kelâm: Cerbeze marazına karşı şedit mukavemet göstermeli ki etkisi bertaraf edilsin. Bunun için zihni dirilik kadar kalbi uyanıklık da gerekiyor. Cenab-ı Hak hepimize akıl nimetini cerbeze marazından azade olarak istikamette kullanmayı nasip etsin.
Dipnotlar:
1- ESDE, Tulûât, s. 409.
2- ESDE, Hakikat Çekirdekleri, s. 453.
3- ESDE, Tulûât, s. 186.
4- İşaratü’l-İ’caz, s. 40.
5- ESDE, Tulûât, s. 410.
6- En’am Sûresi: 6