"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinatın merkezindeki insan

İlknur Maraş Çalık
31 Mayıs 2020, Pazar
Kâinat büyük bir kitaptır.

Onu okuyabilmemiz için gözlüğe, dürbüne ve pusulaya ihtiyacımız var. O da Kur’ân-ı Kerîm’dir. Ki, “Düşünürseniz, biz size âyetleri açıkladık.” 1 mealindeki bu âyet hakikati ifade eder. İşte Kur’ân gözlüğünü takarak ve onun tefsiri olan Risale-i Nur ışığında dünyamıza göz atmak bize yepyeni tefekkür pencereleri açacaktır. “O küfre sapanlar görmediler mi ki gökler ve yer bitişik idi, biz onları ayırdık. Her canlı şeyi sudan oluşturduk.” 2 âyetin meali, bizi yaşadığımız gezegenin yaratılışı hususunda derin düşüncelere sevk eden bir yol çizer.

Jeologlar ve araştırmacılar dünyanın yaratılışını kısaca; ateş topuna benzeyen kütlenin dışa doğru zamanla genişlemesi, olarak ifade etmesi mezkûr âyeti daha iyi anlamamızı sağlar. 

İlmî olarak aşamaları şu şekilde özetleyebiliriz:

İlk başta ateş topuna benzeyen kütle, yüzlerce milyon yıl sonra çekirdeğin meydana gelmesi ve soğuma gerçekleştikten sonra manto kabuğunu (pirosfer) oluşturulmuştur. Bu merhalede Magmanın çok sıcak ve zaman zaman yanardağlar aracılığıyla yer yüzüne çıkarak, Pirosfer üzerinde Litosfer (taş ve kara katmanı) bölümü meydana gelmiştir. Tektonik hareketlerle; yer kabuğundaki levhaların hareketi ve depremlerle dünyanın bugünkü halini almasına sebep olmuştur.

Tam bu noktada Üstadımızın “Su gibi bir madde, emr-i İlâhî ile incimad eder, taş olur. Taş, izn-i İlâhî ile toprak olur. Tesbihteki ‘arz’ lâfzı, toprak demektir. Demek su çok yumuşaktır, üstünde durulmaz. Taş çok serttir, ondan istifade edilmez. Onun için, Hakîm-i Rahîm, toprağı taş üstünde serer, zevilhayata makarr eder.” 3 ifadeleri yukarıdaki ilmi izahın Rabbimizin emriyle gerçekleştiğini nazara vermektedir.

Dünyanın oluşumu hayat için tek başına yeterli değil. Her canlı sudan yaratılmıştır. Dolayısıyla hayat için su elzemdir. Şimdi nazarlarımızı suyun oluşum aşamalarının ilmi izahına çevirelim:

Hayat için gerekli olan gazlardan meydana gelen atmosfer ve hayatın devamı için suların (hidrosfer) oluşması lâzımdır. Minerallerin içinde oksijen ve hidrojen olarak bulunan su faal volkanik bacalarla yüzeye taşınır, diğer gazlarla karışmış olan su buharı atmosferin daha soğuk olan üst kesiminde yoğunlaşarak bulutları oluşturur. Su, sıcak yağmurlar halinde yeryüzüne iner, ancak sıcaktır ve tekrar buharlaşır. Bu işlemler tekrarlandıkça yerkabuğu soğumaya başlar. Kabuk soğudukça su buharları yoğunlaşır ve yağmurlar yağar. Böylece okyanusları oluşturur.

Bu ilmi gerçekleri okurken Üstadımızın şu muhteşem tesbitlerini hatırladık: “Hilkat-i âlemde görüyoruz ki, mevcudat-ı âlem bir daire tarzında teşkil edilip, içinde nokta-i merkeziye olarak hayat hâlk edilmiş. Bütün mevcudat hayata bakar, hayata hizmet eder, hayatın levazımatını yetiştirir.” 4

“Zemin ile âsuman ortasında muallakta durdurulan bulut, gayet hakîmâne ve rahîmâne birtarzda zemin bahçesini sular ve zemin ahalisine âb-ı hayat getirir ve harareti, yani yaşamak ateşinin şiddetini tâdil eder ve ihtiyaca göre her yerin imdadına yetişir.” 5

İşte bu ifadeleri hatırlamak bizlere suyun ve bulutların zihayat için ne kadar ehemmiyet arz ettiğini daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Şimdi yine tekrar Bediüzzaman’ı takip edelim:

Dünya oluştuktan ve su yaratıldıktan sonra hayatın başladığını anladık. Peki, hayat sahipleri içinde en değerlisi kimdir?

“Sonra görüyoruz ki, zîhayat âlemlerini bir daire suretinde icad edip, insanı nokta-i merkeziyede bırakıyor. Adeta, zîhayatlardan maksud olan gayeler onda temerküz ediyor; bütün zîhayatı onun etrafına toplayıp ona hizmetkâr ve musahhar ediyor, onu onlara hâkim ediyor.” 6

Görüldüğü üzere kâinatın ve suyun yaratılması ve bütün canlılar içerisinde insanın merkeze alınması Rabbimiz tarafından insanların seçildiğini açıkça göstermektedir. Küçük bir kâinat olan insan, elbetteki sonsuz merhamet ve ikram sahibi olan Hâlıkına teslim olmalı ve kendisine verilen nimetler üzerinde derinden derine düşünmelidir. Vâhid-i Ehadı cümlemiz kâinat, su, canlılar üzerinde hakkıyla düşünüp ibret alanlardan eylesin inşallah…

Dipnotlar:

1- Ali İmran, 118.

2- Enbiya Sûresi, 30.

3- Sözler, sayfa: 390, (20. Sözün 3. Nüktesi).

4- Mektubat, sayfa: 610, (28. Mektup-Beşinci mesele).

5- Şuâlar, sayfa: 185, (Yedinci Şuâ).

6- Mektubat, sayfa: 610, (28. Mektup-Beşinci mesele).

Okunma Sayısı: 2257
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yılmaz

    31.5.2020 14:11:23

    Her meslek sahibinin, kainat kitabını, kendi mesleğinin diliyle, okumaya ve okutmaya ihtiyacı var.. Tebrik ediyorum.

  • Cenk çalık

    31.5.2020 00:16:28

    Dünyanın oluşumu ve suyun meydana gelme aşamalarını ayet ve Risale-i Nur pencereleri nazara vererek ilmi olarak açıklayan jeolog eşimi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Ayrıca, tüm bunların hayat için olması yani zihayatlar bakması ve bu zihayatlar içinde insanın merkezde olması bizler için hem şükür hemde ibret levhası hükmünde olduğunu müşahede ediyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı