"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasilerde alternatif ihtiyacı

M. Latif SALİHOĞLU
19 Kasım 2020, Perşembe
Bu konuyu yaklaşık on iki seneden beri ara ara yazma ihtiyacı duyuyoruz. Zira, aradan geçen bunca zamana rağmen, “alternatif ihtiyacı” hâlâ karşılanabilmiş değil.

Bu durumda, bize düşen, inandığımız gerçekleri bütün açıklığıyla yazmaya devam etmek. İşte, yıllardır ifade etmeye çalıştığımız “Demokrasilerde alternatif ihtiyacı”na dair yazdıklarımızın geniş bir özeti:

Demokratik yönetimlerin olmazsa olmaz şartlarından biri de iktidara alternatif partilerin bulunmasıdır. Muhalefet partisiz veya alternatifsiz yapıların istikameti faşizme, dikta rejimine doğru gider.

İktidar alternatifine geçit vermeyen bir sistemin ismi ve resmi ne olursa olsun, uygulamaları itibariyle demokrasinin dışına çıkar.

Kendi içinde demokrasiyi geliştirmiş ve hiç darbeye maruz kalmamış ülkelerin durumuna bakın, hemen hepsinde muhalefetteki partinin nefesi iktidar kanadının ensesindedir.

İngiltere ve özellikle Amerika’da iktidar partisinin oyu yüzde 50’nin çok az üzerinde ise, muhalefetin, bilhassa da anamuhalefetin oy oranı yüzde 50’nin çok az altındadır.

İşte, böyle bir ülkede, hem iktidar, hem de muhalefet kanadı güçlü ve dinamik olur. Dolayısıyla, demokrasisi fevkalâde bir dinamizme kavuşmuş olur.

Peki, acaba halihazırdaki Türkiye’de durum nasıl?

Durum ortada aşikâr.

Ülke, tam tamına on sekiz senedir alternatifsiz bir iktidar partisinin eliyle yönetilmeye çalışılıyor.

Bizzat en baştakilerin de övünerek ve hatta gerinerek ifade ettiği gibi, “Anamuhalefet partisiyle ondan sonraki partinin toplam oyları bile iktidar partisinin oy seviyesine ulaşmıyor.”

Şimdi bu tabloya bakarak, demokrasi adına sevinmek mi lâzım?

İktidara aday ikinci bir partinin bulunmadığı, yani iktidar alternatifinin olmadığı, ya da çeşitli entrikalarla alternatiflerin yok edilmeye çalışıldığı bir “demokratik yapı”yla kim, ne şekilde övünebilir?

Acaba, böyle bir yapıyla övünenler, gerçek demokrat olabilirler mi?

Hiç sanmıyoruz.

Ama ne yazık ki, mevcut iktidarın alternatifsiz kalmasından dolayı sevinen, memnun olan kimseler var.

Üstelik, muhtemel alternatif arayışlarına en şiddetli tepkiyi gösterenler de bu tip kimselerdir.

Bir alternatif ihtimalinin belirmesinden bile adeta delirme noktasına geliyorlar. Büyük bir hınç ve öfke ile saldırıya geçiyorlar. Farklı sesleri boğmak için birbiriyle yarışa tutuşuyorlar.

Böyleleri hakikî demokrat olamazlar. Millete revâ gördükleri de, ancak “faşizan bir demokrasi” ile izah edilebilir.

Milletin ekseriyeti bir yandan iktisadî, bir yandan da ahlâkî kriz darbeleri altında inim inim inleyecek...

Piyasalar yangın yerine dönecek, esnaf, tüccar kan ağlayacak, işsizlik ordusuna hergün yeni bölükler katılacak...

Belediyelerde “teberru, bağış, yardım...” adı altında rüşvet ve yolsuzluk diz boyu sürüp gidecek...

Sadece belli, ya da belirli kimseler ihale imtiyazından yararlanacak...

Sosyal adâlet dengesi tarümar olacak, sosyal tabakalar arasında uçurumlar meydana gelecek...

Cezalandırmada “suçun şahsîliği” prensibi çiğnenerek, dehşet verici propagandalarla “toplu suçlama” saçmalığına prim verilecek...

Gemideki yüz caninin arasına hasbelkader düşmüş bir mâsumun hukuku hiç nazara alınmadan, o gemi mahkemeden önce “tarafgir medya”nın da propaganda silâhıyla batırılmaya çalışılmasına prim verilecek...

Hem dindar profiller nazara verilecek, hem de Kur’ân’ın “Lâteziru vâziretun vizra uhrâ” düstûruna hiç riayet edilmeyecek...

Sonra da çıkıp şunlar söylenecek: “Bakın, memleket ne güzel idare ediliyor? Ne muhalefeti, ne alternatifi canım... Bundan âlâ yönetim, bundan iyi demokrasi mi olurmuş? Diğerleri geleceğine, bunlar kalsın daha iyi.”

Evet, ne yazık ki her tarafta söylenen bu ve benzeri sözlerdir. Ve maalesef, demokrasi anlayışı ve hatta tahammülü bu kadarlıkla sınırlıdır.

Böylelikle, hiç alternatifi olmayan, olamayan ve belki de olmaması gerekenler örnek gösterilerek, başka alternatiflerin üzerine kalın bir perde çekilmeye çalışılıyor.

Yine de ümitsizlik, karamsarlık yok. Demokrasinin/meşrûtiyetin hakikî cemâlinin bütün ihtişamıyla görüleceği günler dileğiyle.

Okunma Sayısı: 1755
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali R. Yardimoglu

    19.11.2020 10:13:45

    ..cunku bu insanlar bolshevik politburo parti genel sekretaryasi altinda buyuduler, bu prangayi kiramadilar, soluda, sagida, taassubluyu da bu bu central communist party philosophy muhasara altina aldi, demokratlik ahrarlik ogrenmediler, zaten karsi ciktilar, yani neticede 1 buyuk alim Ustad Bz.' ni anlayamadilar, sonunda hepsi de zimmete mal gecirdiler......

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı