"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hilâfet haberine de tahammülsüzlük

M. Latif SALİHOĞLU
09 Aralık 2019, Pazartesi
TARİHİN YORUMU: 9 ARALIK 1923

Hilâfet makamı, resmî olarak 3 Mart 1924’te lağvedildi. Ancak, bu dinî makamın kaldırılması yönündeki niyet ve teşebbüslerin, o tarihten uzun zaman önce kendini göstermiş olduğu anlaşılıyor.

Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için, o dönemdeki bazı “akıl almaz” gelişmelere kısaca bakmaya çalışalım.

Hilâfetin kaldırılacağı yönündeki söylentiler, 1923 yılı başlarından itibaren etrafa, hatta yurt dışına kadar yayılmaya başladı. Bu sebeple, Hint Müslümanları liderlerinden Ağa Han ile Emir Ali isimli zâtlar, Başbakan İsmet Paşa’ya hitaben bir temenni mektubu yazıp gönderdiler.

Kısaca "Hilâfet devam ettirilsin" şeklindeki o temenni mektubunu neşreden İstanbul’daki bazı gazetelere korkunç şekilde bir gözdağı verildi. O gazetelerin kadrosunda bulunan bazı gazeteciler, 9 Aralık 1923'te flaş bir operasyonla tutuklanarak mahkemeye sevk edildiler. Hatta, sırf bu maksatla İstanbul'da bir İstiklâl Mahkemesi bile teşkil edildi: Haftalar, aylar süren duruşmalar neticesinde, bazı gazeteciler serbest bırakılırken, bir kısmı da çeşitli cezalara çarptırıldı. İstiklâl Mahkemesi’nin "Beş yıl kürek mahkûmiyeti" ile cezalandırdığı kişilerden biri de, aynı konuya dair Tanin gazetesinde yazısı yayınlanan İstanbul Barosu Başkanı Av. Lütfi Beydi.

* * *

Asıl ismi Sultan Muhammed Şah olan Şiî/İsmailî lider Ağa Han (1877-1957) ile Emir Ali, 29 Ekim 1923’te Ankara merkezli olarak kurulan  Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Hilâfeti kaldıracağı ve bu makamı lağvedeceği yönünde, güvenilir kaynaklardan bazı duyumlar almışlardı.

Bunun üzerine, Ankara hükümetine bir mektup yazarak, bu hususla alâkalı düşünce ve taleplerini iletmek istediler. İsmet Paşa’ya hitaben yazılan mektup, nasıl olduysa 5 Aralık 1923 tarihli İstanbul gazetelerinde yayınlandı. İddiaya göre, mektup İsmet Paşa’nın eline ulaşmadan yayınlanmıştı. Bu, belki de bir provokasyondu; kasıtlı şekilde bir velvele çıkarılmak istenmiş olabilir. Haliyle, ortaya usûle, prosedüre uygun olmayan bir durum çıkmıştı. Bir emrivaki söz konusuydu.

Bunu fırsat bilen tek parti rejiminin Başbakanı İsmet, İstanbul gazetecilerinin derhal tutuklanmasını emretti. 9 Aralık günü, mektubu neşreden Tanin, Tevhid-i Efkâr ve İkdam isimli gazetelerin sahip ve sorumlu müdürleri tutuklandı.

Tutuklular, iki gün sonra da, mahkemeye çıkarıldılar. Bu maksatla yeni kurulan İstanbul İstiklâl Mahkemesi, aynı gün yaptığı açıklamada, tahrik çıkaran fesatçıların imha edileceğini duyurdu. (Ali Fuat Cebesoy; Millî Müdafaa Hatıraları: 90)

(NOT: İstiklâl Mahkemesi heyeti, tutuklanan gazetecileri "Hıyanet-i Vataniye Kànunu" kapsamında ve bu kànuna muhalefet suçuyla yargılayarak cezalandırdı.)

Hilâfet henüz lağvedilmeden yapılan bu tehditvâri manevralar, çok kısa bir zaman sonra atılacak dehşetli adımların da habercisi niteliğindeydi. Nitekim, aradan üç aylık bir süre geçmemişti ki, medreselerle birlikte Hilâfet makamı da (3 Mart 1924) lağvedilerek kapatıldı.

İşte o mektup...

Çeşitli kaynaklarda ve özellikle Ali Fuat Paşa’nın hatıralarında belirtildiğine göre, "Hindistan Hilâfet Komitesi" adına hazırlanan Ağa Han ile Emir Ali imzalı mektubun metninde şu ifadeler yer alıyordu:

“TC Başvekili İsmet Paşa Hazretleri’ne,

"...Bizim talep ettiğimiz şey, âlem-i İslâm’ın riyaset-i diniyesinin şer’i şerife göre tam ve kâmil olarak muhafazasından ibarettir. Halifenin nüfuzunun tenkisi (azaltılması) veya bir amil-i dinî gibi Türkiye teşkilât-ı siyasiyesinden onun teb’idi (çıkarılması), bizim fikrimizce, İslâm’ın dağılması... demek olacaktır. Binaenaleyh, Hilâfet ve imametin, Müslüman milletlerin itimad ve hürmetine lâyık olan bir mevkie vâzolunmasını... istirham ederiz.”

Bu hadiseden kısa bir zaman sonra, ayrıca yine Emir Ali’nin başkanlığını yaptığı "Londra İslâm Cemiyeti" adına Sekreter Said Muhammed imzalı bir mektup daha gönderildi, Türkiye'ye. Mektup, bu kez "Dahiliye Vekâleti"ne, yani İçişleri Bakanlığı’na gönderildi. Bu mektupta da “İslâm âleminin dayanışmasını sağlamak ve münasebet bağlarını korumak için, Hilâfetin mânâsındaki ruhanî imtiyazların, kànunî bir esas üzerinde istikrarlı bir hale getirilmesi" isteniyordu.

Okunma Sayısı: 4505
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı