Sigara tüketimi, ülkeden ülkeye, toplumdan topluma değişiyor.
Bir ayı aşkın süredir bulunduğumuz Orta Afrika’da sigara içenlerin sayısı yüzde bir-iki civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Gözlemlerimiz bu şekilde. Türkiye’ye ve sair ülkelere göre sigara tüketiminin birinci sebebi olarak, aklımıza “fakirlik-yoksulluk” geliyor.
Hakikaten nüfusun yüzde yetmiş-sekseni yoksul durumda. Zarurî ihtiyacını ve günlük maişetini zor temin edebiliyor. Misâl: Geçen Cuma günü ziyaret ettiğimiz 350 talebe kapasiteli medresede ancak 2-3 adet cüz ve Kur’ân-ı Kerîm ciltlerini görebildik. Hocalar, öğretecekleri hemen her şeyi tebeşirle kara tahtaya yazıp koro halinde tâlim ettiriyorlar.
Sigara tüketiminin bu tür yerlerde az olmasının mutlaka başka sebepleri de var; ancak, bize asıl sebebinin geçim kaygısı ve günlük maişetin temini için yapılan iş-güç koşuşturması olarak göründü.
Türkiye’ye gelecek olursak… Maalesef, zengin de, fakir de, kadın da, erkek de içiyor sigarayı; hem de bol miktarda. Öyle ki, Dünya Sağlık Örgütü’nce yayınlanan listenin üst sıralarında yer alacak kadar…
*
Türkiye, küresel nikotin terörünün tehdidi altındaki ülkeler arasında. Sıralamada ise, maalesef “ilk on”un içinde yer alıyor.
Bu konuyla ilgili detaylı bazı bilgiler 2008 yılı Şubat’ında yayınlandı. Bir özeti şudur: Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yayınladığı rapora göre, 20. yüzyılda 100 milyon insanın “sigara salgını” yüzünden öldü. Şayet tedbir alınmazsa, 21. yüzyılda nikotin sebebiyle ölenlerin sayısının 1 milyara kadar çıkabileceği belirtiliyor.
DSÖ’nün o tarihte ilk kez yayınlamış olduğu “Küresel Sigara Salgını–2008” adlı raporunda, Türkiye’nin dünyada sigaranın en fazla tüketildiği 10 ülke arasına girdiği açıkça ifade ediliyor.
Bu umumî belâya, uzun zamandan beri hemen her vesileyle temas ediyor ve insanımızın dikkatini çekmeye çalışıyoruz. Dayanamıyoruz, bigâne kalamıyoruz; zira, bu meselede haddi aşan gelişmelere şahit oluyoruz.
Sigaranın, nikotinin her yönüyle zararlı olduğunu aslında içenler de biliyor. Ancak, birçok kimse sigarayı bırakma ve bu meretten vazgeçme iradesini gösteremiyor.
Nikotin tiryakiliği, elbette ki kolay ve basit bir mesele değil. Ama, artık “küresel terör”e dönüşen bu nikotin belâsı, tiryakilik sınırlarını çoktan aştı, maalesef şahsî bağımlılık duvarını da yıkarak, insanlığın, hatta bütün canlıların hukukuna tecâvüz raddesine kadar gelip dayandı.
Sigaranın yol açtığı hastalıklar sebebiyle hastanelere düşenler, sâir hastaların ilâç, doktor ve tedâvi hizmetlerine de büyük ölçüde sekte vuruyor. Yani, nikotin sebepli hastalıklarla uğraşmaktan, diğerlerine bakmaya ne imkân kalıyor, ne de fırsat.
Hâsılı, sigara tüketimi arttığı ölçüde, hayat artık topyekûn manada tüketilmiş oluyor.
Afrika’da Kur’ân dersleri (3)
Cuma namazı çıkışı imam efendinin evinde âlimlerle yaptığımız tanışma ve sohbet programının ardından, heyetle birlikte bu kez yakın mesafedeki medreseye gittik. Burada ilköğretim (7-14 yaş) seviyesinde Kur’ân dersi gören 350 talebe var. Hocaların sayısı ise 15 civarında.

Onlar Kur’ân Kursları için hâlâ “medrese” tabirini kullanıyor. Tabiî, Kur’ân Kursu derken, bizdeki gibi yapılar gelmesin aklınıza. Çünkü, ortada bina-yapı denen bir şey yok. Dersler açık alanda yapılıyor. Güneş ve yağmura karşı çadır-branda çekilmiş; çocuklar ve hocaları bu çadırlarda eğitim-öğretim hizmetini icra ediyor.
Bina yapmak için, finansal imkân gerekiyor. Bu da yetmez, dersliklerin tamamına soğutucu klima taktırmak gerekiyor. Zira, kapalı alanlarda klimasız durmak, hele hele tedrisat yapmak neredeyse imkânsız. Sadece terlemiyor, bir müddet sonra adeta nefesiniz kesiliyor ve bunalmaya başlıyorsunuz.

Kısa sürede hocalarla ve çocuklarla haşır-neşir olduk. Yeni Asya Neşriyat’tan götürdüğümüz cüzleri gösterip bazılarına okutmaya çalıştık. Hocalar gibi öğrenciler de çok beğendiler.
Hepsine hediye edeceğimizi söyleyince bir tezâhürat yaptılar ki, görülmeye değerdi. İlk etapta biner adet Cüz ve Kur’ân siparişi verdik. İhtiyaç ise kat-bekat. Hayırseverlerin maddî yardımı ve konteyner imkânlarıyla bunları Türkiye’den getirdip dağıtımını yaparız inşallah.