"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Seyyidlik bir nuranî silsiledir

M. Latif SALİHOĞLU
03 Ocak 2013, Perşembe
Bir haf­ta sü­ren Al­man­ya se­ya­ha­tin­den çok gü­zel, çok ha­yır­lı ve bir o ka­dar da müj­de­li ha­ber­ler­le dön­dük.

Bu ha­yır­lı ve müj­de­li ge­liş­me­le­ri siz­ler­le pey­der­pey pay­laş­mak ar­zu­sun­da­yız.
Bu­gün a­ci­li­ye­ti i­ti­ba­riy­le, hem o­ra­da hem bu­ra­da şu sı­ra­lar çok­ça ko­nu­şu­lup tar­tı­şı­lan  "Be­di­üz­za­man'ın sey­yid­li­ği" me­se­le­si hak­kın­da­ki mü­lâ­ha­za­la­rı­mı­zı ak­tar­ma­ya ça­lı­şa­lım.

Be­di­üz­za­man di­yor ki:

"Bu­gün ta­rih–i â­lem­de hiç­bir ne­sil, şe­ce­re i­le ve se­net­ler­le ve an'a­ne i­le bir­bi­ri­ne mut­ta­sıl ve en yük­sek şe­ref ve â­li ha­sep ve a­sil ne­sep­le müm­taz hiç­bir ne­sil yok­tur ki, Âl–i Beyt­ten ge­len sey­yid­ler nes­li ka­dar kuv­vet­li ve e­hem­mi­yet­li bu­lun­sun."
Mek­tu­bat, s. 426
* * *
"Sün­net–i Se­niy­ye­nin men­baı ve mu­ha­fı­zı ve her ci­het­le il­ti­zam et­me­siy­le mü­kel­lef o­lan, Âl–i Beyt­tir.
"...Ha­ki­kat–i Ha­dî­si­ye bil­di­ril­miş ki, Âl–i Beyt'ten, va­zi­fe–i ri­sa­let­çe mu­ra­dı, Sün­net–i Se­niy­ye­si­dir."
Lem'a­lar, s. 27, 28

Sey­yid­lik şe­re­fi

Be­di­üz­za­man Haz­ret­le­ri­nin Hz. Pey­gam­ber'e (asm) ka­dar gi­dip da­ya­nan "so­ya­ğa­cı"na da­ir bel­ge­ler, Tür­ki­ye'de ol­du­ğu gi­bi Av­ru­pa'da da bü­yük yan­kı u­yan­dır­dı.
Ba­sı­na da­ğı­tı­lan bil­gi, bel­ge ve bro­şür­le­rin o­ra­da pek bü­yük bir a­lâ­ka i­le kar­şı­lan­dı­ğı­na biz­zat şa­hit ol­duk.
Te­min e­di­len ma­te­ryal­le­rin ço­ğal­tı­lan fo­to­ko­pi­le­ri bi­le el­den e­le a­de­ta ka­pı­şı­lı­yor­du.
De­mek ki, bu me­se­le hak­kın­da do­kü­man­ter ça­lış­ma­la­ra şid­det­le ih­ti­yaç var­mış.
Tâ ki, ö­zel­lik­le bu me­se­le­de şar­la­tan­lık ya­pan­la­rın hı­zı ke­sil­sin, is­tis­mar­cı­lık ya da ya­ra ka­şı­yı­cı­lı­ğı yap­ma im­kân­la­rı kal­ma­sın.
* * *
Ha­ki­ki Nur Ta­le­be­le­ri i­çin, Üs­tad Be­di­üz­za­man'ın şe­ce­re­si­ne da­ir bel­ge­le­rin faz­la bir e­hem­mi­ye­ti yok.
Zi­ra, on­lar Üs­tad­la­rı­nın hem mâ­nen, hem de ne­se­ben Âl–i Beyt'ten ol­du­ğu­na za­ten i­na­nı­yor­lar. (Bkz: 22. Lem'â­nın Ha­ti­me'sin­de yer a­lan Kü­çük A­li'nin mek­tu­bu.)
Bu nok­ta­da, her­han­gi bir şek–şüp­he i­çin­de de­ğil­ler.
Öy­le ki, Hz. Üs­tad'ın sey­yid­li­ği­ne da­ir bi­lu­mum bil­gi­ler/bel­ge­ler or­ta­ya se­ril­se, hat­ta a­ra­da­ki per­de–i gayb a­çıl­sa, yi­ne de on­la­rın ya­kî­ni pek de­ğiş­me­ye­cek.
Ya­ni, o de­re­ce bir ya­ki­nî ka­na­at i­çin­de­ler.
Bu ka­na­a­ti ha­sıl e­den i­se, şüp­he­siz ki, Ri­sâ­le–i Nur'un ver­miş ol­du­ğu "nur–u i­mâ­nın kuv­ve­ti"dir. (Bkz: 24. Söz'ün 3. Da­lı.)
* * *
Bir haf­ta­lık Al­man­ya se­ya­ha­ti­nin ar­dın­dan Tür­ki­ye'ye dö­nüp med­ya­da­ki ge­liş­me­le­re bak­tı­ğı­mız­da hay­ret­le gör­dük ki, Be­di­üz­za­man'ın sey­yid­li­ği­ne da­ir bel­ge­ler­den ba­zı dost­lar da bir ci­het­te ra­hat­sız ol­muş.
Bu ra­hat­sız­lı­ğın se­be­bi­ni a­na baş­lık­lar ha­lin­de şöy­le­ce ö­zet­le­mek müm­kün:
* Be­di­üz­za­man'ı sey­yid gös­ter­me­ye ne ha­cet var? Mü­him o­lan, o­nun söz­le­ri, ki­tap­la­rı, fi­kir­le­ri de­ğil mi?
* Be­di­üz­za­man sey­yid ol­sa ne o­la­cak, ol­ma­sa ne de­ği­şe­cek? Ki­şi­nin han­gi ırk­tan ol­du­ğu­nun ne ö­ne­mi var?
* Be­di­üz­za­man'ın sey­yid­li­ği­ne da­ir bel­ge­ler, pek i­nan­dı­rı­cı de­ğil. İ­şin ko­la­yı­na gi­dil­miş.
* Sey­yid­lik bel­ge­le­riy­le Be­di­üz­za­man'ı Kürt­lük­ten ko­par­ma, Kürt­le­ri de Be­di­üz­za­man'dan so­ğut­ma ga­ye­si gü­dü­lü­yor.
* Be­di­üz­za­man, ba­zı e­ser­le­rin­de "Ben Kür­düm" de­miş; "Bir sü­lâ­le–i mâ­ru­fe­ye nis­be­tim yok­tur" de­miş; ve­sa­i­re. Bu sey­yid­lik de ne­re­den çık­tı şim­di?

Sey­yid­lik bir ırk mı­dır ki?

Bu­ra­da sı­ra­la­dı­ğı­mız en­di­şe­le­rin bir kıs­mı i­yi ni­yet­li ol­mak­la be­ra­ber, yi­ne de bun­la­rın hak­ka, ha­ki­ka­te i­sa­bet e­den bir ro­ta­sı­nı bi­le­mi­yor, bu­la­mı­yo­ruz.
Ev­ve­lâ, sey­yid­lik bir et­nik men­şe, bir ır­kî un­sur de­ğil­dir.
Irk de­nen şey, ka­lı­tım yo­luy­la ba­ba­dan o­ğu­la ge­çer.
O­ğul­la­rı ya­şa­ya­ma­yan Hz. Pey­gam­be­rin (asm) nes­li i­se, kı­zı Hz. Fa­tı­ma'dan de­vam et­miş­tir. (Hz. A­li'nin di­ğer ha­nım­la­rın­dan do­ğan/ço­ğa­lan ço­cuk­la­rı sey­yid sa­yıl­ma­mış. Ho­ca Ah­med Ye­se­vî gi­bi.)
Kız ev­lâ­dın­dan de­vam e­den nes­lin ır­kı, et­ni­si­te­si de­ğiş­ken­dir. Nes­lin ta­ri­fi, ba­ba­ya gö­re ya­pı­lır.
Bu­na gö­re, Hz. Pey­gam­ber'in to­run­la­rı ve Hz. Fa­tı­ma'nın ço­cuk­la­rı o­lan Hz. Ha­san ve Hz. Hü­se­yin'in nes­lin­den ge­len kız ve­ya er­kek ev­lât­la­rıy­la ev­le­nen her kim o­lur­sa ol­sun (A­rap, Türk, Kürt, A­cem, hiç fark et­mez) hep­si­nin ço­cuk­la­rı an­ne ve­ya ba­ba ta­ra­fın­dan sey­yid sa­yı­lır­lar.
İş­te bu sır­dan­dır ki, Be­di­üz­za­man Haz­ret­le­ri, "Haz­ret–i Fâ­tı­ma’nın nesl–i mü­bâ­re­ki" di­ye i­sim­len­dir­di­ği Hz. Ha­san ve Hz. Hü­se­yin'den ge­len "i­ki nu­râ­nî sil­si­le"nin dün­ya­nın her ta­ra­fın­da, her mil­let­ten zi­ya­de kes­ret­li bu­lun­du­ğu­na bil­ha­ssa na­zar–ı dik­ka­ti çe­ki­yor. ("Nu­ra­nî nesl–i mü­ba­rek" i­çin ba­kı­nız: Söz­ler, s. 377; Mek­tu­bat, s. 426, Lem'a­lar, s. 26)
De­mek ki, sey­yid­ler, en çok A­rap i­çin­de ol­mak­la be­ra­ber, ır­kî de­ğil, bir nu­ra­nî sil­si­le o­lup her mil­le­tin i­çin­de bu­lu­na­bil­mek­te­dir­ler.
* * *
Ö­te yan­dan, dün ol­du­ğu gi­bi bu­gün de Müs­lü­man Kürt­le­rin ka­hir ek­se­ri­ye­ti sey­yid­le­re pek hür­met­kâr o­lup on­la­rı a­de­ta baş­ta­cı e­der­ler.
Do­la­yı­sıy­la, din­dar Kürt­ler, Be­di­üz­za­man Haz­ret­le­ri­nin sey­yid­li­ğin­den do­la­yı as­la gü­cen­mez­ler, go­cun­maz­lar. Ak­si­ne, bun­dan bü­yük şe­ref du­yar ve da­ha zi­ya­de if­ti­har e­der­ler. (Kürt­lük da­ma­rı­nı Kev­ser–i Kur'â­ni­ye­den a­kan Nur ha­vu­zu i­çin­de ta­ma­miy­le e­ri­te­me­yen­ler is­tis­na.)
Kal­dı ki, İs­lâm ta­ri­hi bo­yun­ca, Kur'ân ve Sün­net yo­lun­da en bü­yük hiz­me­ti ya­pan, en bü­yük ve en sıh­hat­li çı­ğır­la­rı a­ça­rak a­sır­la­ra dam­ga­sı­nı vu­ran kud­sî zat­la­rın he­men ta­ma­mı, o nu­ra­nî sil­si­le o­lan Âl–i Beyt'ten gel­me­dir. Me­se­lâ: Sey­yid Ab­dül­ka­dir–i Gey­lâ­nî, Sey­yid E­bu’l–Ha­sen–i Şâ­ze­lî, İ­mam–ı Şâ­fi­î–yi Ku­rey­şî, Sey­yid Ah­med–i Be­de­vî, Sey­yid Ah­me­dü’s–Sü­nû­sî, Sey­yid İd­ris, Sey­yid Yah­ya, vd...
Bu a­ra­da, E­mir­dağ'lı (es­ki is­mi Mu­sul­ca!) ta­le­be­le­rin­den Ab­dül­ka­dir Cey­lan (Gey­lan) Ça­lış­kan'ı mâ­ne­vî ev­lâd e­di­nen Üs­tad Be­di­üz­za­man, Ça­lış­kan­lar Ha­ne­da­nı i­le ak­ra­ba­lık (ka­ra­bet–i nes­li­ye) bağ­la­rı­nın bu­lun­du­ğu­nu ve Gavs–ı A­zam Şeyh Ab­dül­ka­dir Gey­la­nî'de ne­se­ben bir­leş­tik­le­ri­ni, hat­ta "An­ne ta­ra­fın­dan Hü­sey­nî, ba­ba ta­ra­fın­dan Ha­se­nî ol­du­ğu­nu" a­i­le bü­yük­le­ri­ne (Os­man, Meh­met Ça­lış­kan) be­yan et­ti­ği­ni de ha­tır­lat­mış o­la­lım.

El­ha­sıl: Kürt kö­ken­li­ler de da­hil ol­mak ü­ze­re, Nur'a ha­ki­ki ta­le­be o­lan hiç kim­se­nin Üs­tad Be­di­üz­za­man'ın sey­yid­li­ği­ne kar­şı her­han­gi bir i­ti­ra­zı, bir ra­hat­sız­lı­ğı ol­maz, o­la­maz ve ol­ma­ma­lı. Zi­ra, "He­lâ­ket ve fe­lâ­ket as­rı­nın a­da­mı" o­lan Hz. Be­di­üz­za­man'ın kud­sî, mâ­ne­vî va­zi­fe­dar­lık ci­he­ti de, o­nun sey­yid ol­ma­sı­nı ik­ti­za e­di­yor. Sırr–ı tek­lif ve im­ti­han se­be­biy­le, za­hir­de gö­rü­nen hik­met­li per­de­ler, Nur Ta­le­be­le­ri­ni zer­re­ce şüp­he­ye, te­red­dü­de dü­şür­mez, dü­şür­me­me­li.

 

Okunma Sayısı: 12684
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Seyit Ali Akın

    14.11.2024 22:25:16

    Seyit şeyh İdris şeceresini öğrene bilirmiyiz

  • Murat

    3.4.2024 07:52:54

    Merhabalar Bir sorum olacaktı; Benim rahmetli babamın yalnız annesi Seyyid soyundan gelmektedir acaba bende Seyyid sayılmaktamıyım, yani seyyid'miyim? Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun

  • özdemiroğlu

    3.1.2013 00:00:00

           Üstad Hz.lerinin seyyid olmasına karşı çıkmanın mantığını anlamak da zorlanıyorum.Elbette gösterilen belgelerde yanlış varsa itiraz edilebilir.Ancak ehl-i dine düşman olan kesim ile birlikte karşı çıkmanın makulatı olmadığı gibi,vebali de yokmudur?İyi,Aziz peygamberin Al ve ehl-i Beyti ile söyledikleri ne olacak?Üstadın hizmetleri ve ehl-i beyt konusundaki haberleri karşılaştırırsak mesele biraz daha vuzuha kavuşmaz mı?Ne diyelim akıllı düşman...vs.

  • seyfeddin kamil

    3.1.2013 00:00:00

    biz türk kökenli nur talebeleri, üstadımızın kürtlüğünden hiçbir zaman gocunmadık. seyyidliğinden de hem kalben hem de kavlen iftihar ettik. o bir talebesine şöyle diyor: ’kardeşim! benim talebelerim kader-i ezelîde tayin edilmişler. o bu talebeliğin ömrün sonuna kadar devam etmesi bize bağlı. üstadımızın seyyidliği ve mehdiliği konusunda kalbi mutmain olmayan nur talebeleri ile karşılaşıyoruz. hatta yazılan yorumlarda yaşayan mehdilerin olduğundan söz edenler var. kim bilir kimlerin kalbinde kimler yatıyor. üstadımız, hiç kimseyi ziyaretine çağırmazmış, ama ziyaretine gelip de kalbinde üstadımızın seyyid ve mehdiliği konusunda tereddüd bulunanların hiçbirini kabul etmemiş. ne diyelim bu dünya imtihan dünyası. zübeyrî olmak zor zenaat.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı