Altılı Masa’nın ilk periyodunun son toplantısı 21 Ağustos’ta Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek. Kurulan komisyonlar çalışmalarına devam ederken Temel Karamollaoğlu liderler turuna hazırlanıyor. Toplantıda yeni bir yol haritasının açıklanması bekleniyor. 

Seçimler yaklaşırken kamuoyu araştırma şirketleri de anketler yayınlamaya hız verdi. Hürriyet Yazarı Abdulkadir Selvi’nin aktardığı Optimar’ın anketine göre, “Türkiye’nin en önemli sorunu” ekonomi. Selvi, bunu yorumlarken, “Erdoğan’ın rakibi ne Kılıçdaroğlu ne Akşener rakibi ekonomi. Ama ilginç bir nokta daha var. Halk çözümü de yine Erdoğan’dan bekliyor... Ekonomi yakıcı bir sorun ama halkımız ‘muhalefet bunu çözer’ demiyor” demiş. Ankete katılanlar, “Sizce bu sorunu hangi parti çözer?” sorusuna yüzde 28.9 ‘AK Parti”, yüzde 19.9 CHP, yüzde 7.6 ile İYİ Parti cevabını vermiş. Aslında burada dikkat çekilmesi gereken şey, 2018 seçimlerinde AKP’nin yüzde 42.56 almışken, bu oranın yüzde 28.9’a düşmesi olmalı… 

“En beğenilen siyasetçi” sorusuna cevap verenlerin yüzde 28.8’le Erdoğan’ı işaret etmesi de başka bir dikkat çekici sonuç olmuş. “Cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy verirsiniz?” sorusuna ise ankete katılanların yüzde 30.1 Erdoğan diye cevap vermiş. 

Erdoğan’ın 52.59 oy aldığı seçimden (2018) bu yana “beğenilme” oranının yüzde 28.8’e düşmesi 10 ay gibi bir süre kalan seçimler de nasıl bir sonuç çıkacağının da habercisi. Üstelik daha 6’lı masanın adayı belli olmamışken…  

*** 

DAĞINIKLIK 

Seçimler yaklaşırken AKP’de hem seçim tarihi hem de ekonomide farklı açıklamalardan da görüleceği üzere bir dağınıklık gözüküyor. 

Seçimler konusunda partinin en üst kurulundan bir yetkili, “Seçim süreçleri üzeri açık yara gibi her an enfeksiyon kapabilir… Süre uzadıkça risk artar” diyerek erken seçimi işaret ederken bir taraftan da seçimlerin zamanında yapılacağını söyleyenler de oluyor. 

Hayat pahalığı, yoksulluk, işsizlik had safhada iken parti yetkilileri ya görmezden geliyor ya da farklı açıklamalar yapıyor. İki Meclis Grup Başkanvekili ekonomi konusunda farklı açıklamalar yapıyor. Mustafa Elitaş, ekonomik sıkıntılardan kaynaklı “Şu an AK Parti’ye karşı bir kırgınlık, kızgınlık var” derken, İsmet Yılmaz, “Çok net bir şekilde söylüyorum Türkiye’de ekonomik kriz yok” diye açıklama yapıyor. 

Yılmaz, “Kriz olan bir yerde fabrikalar kapatılır, işsizlik artar” sözlerinin ne kadar gerçeği yansıttığını ise resmi rakamlar dikkat alınırsa gerçeği yansıtmadığı görülür. 

Görülen o ki, seçimler yaklaştıkça AKP’deki bu dağınıklık daha da artacak. 

 *** 

“LAYIK” MI? 

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir zamanlar partisinin genel başkanlığını, başbakanlığını, başbakan yardımcılığını ve bakanlığını yapmış Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı isim vermeden “Onların nasıl ihanetin içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmesi lazım. Onlar o makamlara kendi layık oldukları için gelmediler. O makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık verildiyse, başbakanlık verildiyse, hepsi onlara bir irade o makamları verdi” demesine muhatapları “sert” cevaplar verdi. 

Bu sözün üzerine, Erdoğan’ın geçmişte iki isim için, yaptıkları görevlere “layık oldukları” için geldiği ile ilgili açıklamaları gündeme geldi. 

Şimdi insanların aklına iki soru geliyor: “Atamaları layık oldukları için yapılmıyorsa neye göre yapılıyor? Daha önce bakanlık ve yöneticilik yapmış kişiler bu sözlerden sonra kendilerini nasıl hissediyorlar?” 

Bakalım, ne cevap verilecek?