Gündemin ilk sırasında emekliler arasındaki fark... Memur emeklisine yüzde 49.25 zam yapılırken işçi ve Bağ-Kur emeklisine yüzde 37.57 zam yapılması ve “kök ücret” icadı adaletsizlik oluşturdu.  

20 günlük arada CHP, DEM Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, TİP, Demokrat Parti ve Emek Partisi milletvekillerinin imzasıyla, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği ikinci hak ihlali kararını da tanımamasının ardından Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırılmıştı. 

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasanın 93. Maddesinde yer alan “Meclis Başkanı da doğrudan doğruya veya üyelerin beşte birinin (120) yazılı istemi üzerine, Meclisi toplantıya çağırır” ifadesi olmasına rağmen Meclis Genel Kurulu’nun 28 Aralık-11 Ocak tarihleri arasında “toplanmaması yönünde” karar alındığını  “tatil veya ara verme yönünde alınmış bir karar” bulunmadığı gerekçesiyle Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırması “anayasanın ihlal edilmesi” tartışmasını gündeme getirdi. 

Geçtiğimiz yıl, CHP, DP, SP ve DEVA milletvekillerinin imzasının bulunduğu dilekçe ile ÖTV ve KDV’deki yüksek orandaki artıştan vatandaşların rahat bir nefes alabilmesi için “parlamentonun üstüne düşen görevleri yerine getirmesi” gerekçesiyle ile ve Muğla-Milas’daki Akbelen ormanlarındaki ağaç kesimi görüşmek üzere Meclis iki kez olağanüstü toplanmıştı. 

Bu sefer de toplanabilirdi ama toplanmadı. Bu durum, “Can Atalay konusunda en üst yargı organları arasındaki yetki tartışmasının Meclis’e yansımaması ya da şu anda siyasî konjonktür gereği bir şey söylenemeyecek olması olabilir mi?” sorularını gündeme getirdi. 

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Kurtulmuş’un kendisine Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırmayı rutine dönüştürmemek gerektiğini söylerken, “Meclis’in bu konuyu çözebileceğine binde bir inansam ben çağıracağım” dediğini aktardı. 

Kurtulmuş, iki yargı organı arasındaki bu sürtüşmenin bir de TBMM tarafı olmaması için yazıyı şimdiye kadar Genel Kurul’a göndermediklerini söylerken, “Bu meselenin suhuletle çözülmesi en doğru yol” diyor. Bakalım, suhulet nasıl sağlanacak? 

Bu meselenin önümüzdeki günlerde Meclis’in asıl gündeminin olacağını gösteriyor.

***

Seçilirse gazetecilere para verecekmiş!

Mahallî seçimler yaklaşırken adaylar bir bir açıklanıyor. Ondan sonra siyaset meydanlara inecek. 

AKP’nin geçen hafta açıkladığı iki aday dikkat çekiyor. Birisi CHP’de milletvekilliği yapıp Muğla’dan aday olan Aydın Ayaydın, diğeri de seçimlerin üzerinden daha iki-üç ay geçmeden partisinden istifa edip AKP’ye geçtikten sonra Eskişehir belediye başkan adayı yapılan Nebi Hatipoğlu… 

Hatipoğlu, daha 6 ay önce İYİ Parti’nin programı anlatırken, AKP’yi eleştirmesi, şimdi de tam tersine konuşmalar yapacak olması AKP’li Şamil Tayyar’ın, “Vekil transferi, sivil siyasetin itibarını zedeleyen eski Türkiye’nin kötü bir alışkanlığı” sözü ile Hatipoğlu’nun, “İki tür siyasetçi vardır, siyasetten geçinenler ve siyaseti hizmet için yapanlar” sözlerini hatırlara getirdi. 

Hatipoğlu’nun başkan seçildiği takdirde gazetecilere asgari ücret vereceği yönündeki ayıplanan açıklaması da seçimlerin en renkli adayı olacağını gösteriyor. 

Bakalım, 2.5 ayda sonra yapılacak seçim kampanyalarında bundan daha ayıp bir şey duyacak mıyız? 

***

Çorba müjdesi!

Murat Kurum’un gençlere yönelik seçim vaadi olarak 39 ilçede açılacak “Nevmekan” isimli yerlerde öğrencilere her gün mercimek çorbası, domates çorbası, tavuk suyu dağıtılacağını, her cuma akşamı da etli pilav verileceğini söylemesine ne demeli? 

Çorbaya muhtaç edenlerin çorbayı bedava vermeyi vaad ederek oy istemesi memleketin geldiği durumun özeti oldu.