"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ölüm ahbaba kavuşmaktır

Mehtap Yıldırım Yükselten
03 Aralık 2020, Perşembe
Ölümler karşısında hepimiz etkilenip, üzülüyoruz.

Bazen gözyaşı döküyoruz. Bunlar insanî hâllerdir.  Zira, Peygamber Efendimiz de (asm),   henüz bebek olan oğlu İbrahim hastalanıp vefat ettiğinde mübarek gözlerinden yaşlar akıtmıştır. Bunu gören sahabeler “Siz de mi Ya Resulallah?” diye sormuşlar. Cevap olarak: “Ben size günah ve ahmaklığın ifadesi olan şu iki ağlayış ve bağırışı yasakladım: Nimete kavuşulduğu sıradaki eğlence, oyun bağırışından; musîbet ve felâket sırasındaki bağırışla yüz göz tırmalamak, üst baş yırtmaktan. Benim bu ağlamam ise, şefkatin eseridir, acımadan ibârettir. Merhamet etmeyene, merhamet edilmez! Göz, yaş döker, kalp teessür duyar. Biz, Yüce Rabbimizin râzı olacağı sözden başkasını söylemeyiz.” Böylece Efendimiz (asm) yakınlarımızın ölümleri karşısında takınacağımız tavrı güzel bir şekilde izah etmiştir.

Bir başka açıdan düşündüğümüzde, ölümler karşısında üzülüp ağlamamızın en büyük sebebi, o yakınımızı bu dünyada bir daha göremeyeceğimizden kaynaklanan ayrılık acısıdır. Oysa, insanın doğumu nasıl önemli ve güzel bir hadise ise, ölümü de önemli ve güzel bir hadisedir. Güzeldir, çünkü asıl vatanına ve onu orada bekleyen annesine, babasına, kardeşlerine, akrabalarına, dostlarına kavuşmuştur. Dünyada kalan yakınlarından çok, berzah âleminde onu bekleyen dedeleri, nineleri, ahbabları vardır. Başka bir ülkede olan anneniz, babanız, evlâdınız veya çok sevdiğiniz dostunuz, yıllarca süren ayrılıktan sonra sizin yanınıza gelse sevinmez misiniz? İşte kabirde bekleyenler için de, buradan oraya gidenler böyle bir sevinç kaynağıdır. Sürurlu bir kavuşmaktır. Hadis-i Şeriflerde rivayet ediliyor ki; “Mü’minlerin ruhları, gelen mü’minin ruhuna, birinizin uzaktaki sevdiği birine kavuşmasından daha çok sevinirler ve o şekilde karşılarlar ve falan filan nasıldır, diye sorarlar.”  Tabiinden Sa’id b. el-Müseyyeb, “Bir adam öldüğü zaman (daha önce ölmüş olan) çocuğu onu, yolculuktan dönen kimsenin karşılandığı gibi karşılar.” demiştir.

Mü’minlerin ölümü, bir daha ölmemek üzere ahiret sabahına doğumudur. Neşeli bir karşılanmadır. Başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere, Peygamberlere, sahabalere, evliyalara, Allah dostlarına, akrabalarına kavuştuğu bir bayram sabahıdır. 

“Ölüm, idam değil, firak değil, belki hayat-ı ebediyenin mukaddemesidir, mebdeidir. Ve vazife-i hayat külfetinden bir paydostur, bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Berzah âlemine göçmüş kafile-i ahbaba kavuşmaktır.” 

(Lem’alar, 26. Lem’a 8. Rica)

Okunma Sayısı: 3646
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı