Tel-Aviv yönetimi tank baskınlarının, savaşın bir sonraki aşamasına hazırlık amaçlı olduğunu belirtiyor. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 25 Ekim akşamındaki konuşmasında, Gazze’ye muhtemel kara harekatının kapsamı hakkında bilgi vermedi.

BM’nin bölgedeki Filistinli mültecilere yönelik yardımlarının ve akaryakıt sıkıntısının had safhaya ulaşmasıyla önemli ölçüde azaldığı gelen haberler arasında.

Güvenlik Konseyi 25 Ekim’deki toplantısında ilk olarak, BM kuruluşlarının “Gazze’ye su, elektrik, yakıt ve gaz gibi temel ihtiyaçların” sağlanması hususundaki ABD destekli karar, Rusya ve Çin’in vetosuyla karşılaştı. 

Konsey’de sonra, Rusya’nın desteklediği “daha geniş bir ateşkes çağrısı” kapsamındaki karar da, ABD ve İngiltere tarafından reddedildi. ABD ve İngiltere vetosunun nedeni “ateşkesin Hamas’ın yeniden toparlanmasına imkan sağlayabileceği ve İsrail’in 7 Ekim’de başlayan Hamas operasyonuna cevap verme hakkına sahip olduğu” kaydediliyor. Karşılıklı vetolaşmalar görülürken, Çin’in Gazze’de uzun vadeli ateşkes çağrısı dikkat çekiyor. Dolayısıyla Güvenlik Konseyi üyesi uluslararası büyük güçlerin, bölgede hangi tarafın yanında durduğuna dair yazılan kesin ifadeler de anlamsızlaşıyor. Güvenlik Konseyi üyeleri, çatışmalar hakkında kendi argümanlarında ısrar etmeyi sürdürmeleri, maalesef Filistin’de masumların vefat sayısını arttırıyor.

Bununla birlikte BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 24 Ekim’de İsrail’in Filistinlilere tutumuna atıfta bulunarak “Hamas saldırılarının bir boşlukta gerçekleşmediği”ni söylemesi üzerine, istifaya çağrılan Guterres’in ifadeleri Güvenlik Konseyi’nde de tartışıldı.

Diğer taraftan İsrail’in Gazze’ye ihtimal dahilindeki kara operasyonu, İran ve bölgesel unsurların nazarında savaşın daha geniş bir alana yayılabileceği üzerinde duruluyor. Kara operasyonuyla savaş, çok geniş sahaya yayılmasa bile, Lübnan’daki Hizbullah unsurlarıyla ikinci bir cephenin açılabileceği endişesi mevcut.

ABD’nin bölgeye daha fazla askerî güç göndermesi, İran ve destekli grupların ABD üslerine yönelik saldırılarında artışa yol açması bekleniyor. Ayrıca İsrail’in Gazze’deki operasyonunun şiddetini arttırdıkça, Gazzeliler arasında Hamas’a yönelik desteğin yükselmesine sebep olacaktır. Tıpkı ABD’nin Afganistan ve Irak’taki çatışmalarının yerel grupları güçlendirdiği gibi. Bundan dolayı Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği baskına, ABD’nin 2001’de yaşadıklarıyla benzerlik kurularak İsrail’in 11 Eylül’ü şeklindeki yorum isabetlidir. Söz konusu değerlendirmelerde toptancı ve indirgemeci yaklaşımların yanlışa sevk etmesi kuvvetle muhtemeldir.

Uluslararası Kriz Grubu da “Gazze krizinin ve genel anlamda İsrail-Filistin çatışmasının askerî çözümünün olmadığı”na işaret ediyor. Çözüm için ilk etapta İsrail’in bombalamaları durdurması, Gazze’ye insanî erişime izin verilmesi, Gazze’nin yeniden inşası ve kalıcı ateşkes şartlarının hazırlanması gerekiyor.