Haftalık Mesnevi okumalarımızı devam ettiriyoruz. Dostlarla, kardeşlerle bir Nur sohbeti etrafında bir araya gelmekten daha güzel ne olabilir ki. Binler şükür. Kaldığımız yerden okuyup mütalaa ettiklerimizin bir kısmını sizinle paylaşıyoruz ki, dualarınıza vesile olsun.

**

Sebepler dairesinde olan işleri sebeplere isnat eden gafiller ve cahillerdir. Bu dünyanın daire-i esbap olması mucibince hikmetle iş görülür. Sebebler ise hakiki tesir edeni (asıl iş göreni) ilan ve neşretmekle vazifelidirler. Bu durumda hadiseleri sebeplere vermek gaflete ve enaniyete sebep olur. Cenab-ı Hakkın izzet ve azameti (şiddet-i zuhurunda ve azamet-i kibriyasında gizlenmesi sırrınca) perdeyi iktiza eder. Tevhid ve Celali ise şirketi reddeder.

Hikmet dünyasında sebeplerin yakınlaşması ve bir araya gelmesi dua hükmüne geçer. Burada sebebler Sultan-ı Ezelinin memurlarıdır, vazifeleri ise dellallık ve ilanat yapmak ve de istidat lisanıyla itaat ve inkiyatla ibadet etmektir. Yani esbab muavin değildir, ancak Cenab-ı Hakkın haşmet ve azametini izhar etme vazifesi vardır.

Beşerin memurları ise muavindir. Hikmet dünyasında olmamız itibarıyla gafiller ve cahiller sebeblerin hikmet yönünü göremedikleri için zahiren merhametsiz ve çirkin görünen haletler için araya perdeler konulmuştur.

Ancak hikmet dünyasında bize düşen bütün bütün esbabı reddetmek değildir. Bilakis esbaba teşebbüsün bir nevi dua olduğunu bilmek ve her şeye hikmet lisanıyla ve nazarıyla bakmaktır.

Evet, izzet ve azamet ister ki, esbap perdedâr-ı dest-i kudret ola aklın nazarında; tevhid ve celal ister ki, esbap ellerini çeksinler tesir-i hakikiden.

**

Görüldüğü üzere ders derin bir tefekkür içeriyor. Güzel olan şu ki, bu ilim bahçesine giren hiç kimse istifadesiz kalmaz, kameti nispetinde nimetlerden istifade eder. Ama ilim nimetinden daha çok istifade etmenin farklı yol ve yöntemleri elbette vardır. Rabbim bu nurları okuyan, dinleyen ve mütalaa eden elh-i Nur kardeşlerimizin istifade ve istifazalarını arttırsın. Amin.