Perde arkasında iş gören ifsat şebekeleri, Ahrarlar ile Nur Talebelerine karşı hep sû-i kast plânlarını devreye sokmuşlar, zaman zaman da başarılı olmuşlardır. Ancak kader hükmünü icra edecek ve “inşaallah o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar.” (Emirdağ Lâhikası-II, 2013, s. 520.) (Abdülbâkî Çimiç – 09 Eyl’21 Perş.)

* (...)[Tesettür Risalesinde] açıkça çarşafı zikreden (...) iki cümle, zannımızca, “hanımların dış örtüsünün çarşaftan ibaret olduğu” yolunda bir hüküm çıkarmaya müsait değildir. (...) Ayrıca biliyoruz ki zındıka komiteleri büyük oyunlar oynayarak çarşafı ehl-i îmana bile “öcü” gibi göstermeyi başarmıştır! / Çarşafta ısrar, çoğu zaman îman hakikatlerinin muhataplarına ulaştırılmasının önünde bir bariyer gibi durmaktadır. Bilhassa Batı’da algı maalesef bu yöndedir... / O hâlde tesettürün sadece çarşafla ve hattâ sadece siyah renkli çarşafla olacağını düşündürecek şekilde ısrarlı olmak hem dinî tebliğe ve hem de şeairin imajına faydadan çok zarar vermektedir. (Nuri Mannas – 11 Eyl’21 C.tesi)

* “Fitne”ye karşı Peygamber Efendimizin (asm) tavsiyesi üzere duruşa örnek mi istersiniz? İşte, Nur Talebeleri... Altmış-yetmiş yıldır sayısız fitneye maruz kalmışlar; hep “müsbet hareket” prensibiyle hareket etmişler, hiçbir şiddet olayına karışmamışlar, âsâyişin mânevî muhafızı olmuşlar... (Süleyman Kösmene – 15 Eyl’21 Çarş.)

* İslâm topraklarında yaşamış bir Müslüman mütefekkir olarak Said Nursî’nin fikir ve yaklaşımları “fanatik, dengesiz ve tahripkâr” tavırların gerek İslâm âlemini gerekse insanlığı karşı karşıya getirdiği derin açmazların zorlanmadan aşılmasını sağlayabilecek güç ve derinliğe sâhip. / İslâm dünyası ve insanlık âlemi Bediüzzaman’ın Kur’ânî mesajlarına muhtaç... (Yeni Asya’dan Size – 20 Eyl’21 P.tesi)

* “Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder.” sözü ortadayken ehl-i îmanın fevkalâde safderunluğu ve çok canileri afüvkârâne affetmesi, musîbet-i ammenin devamına fetva verir ve “Biz buna müstahakız.” demekten başka çare kalmaz! (Raşit Yücel – 22 Eyl’21 Çarş.)

* (...)Günümüzde insanların kalp hastalığı “îman zayıflığı”dır. Risale-i Nur’un yaptığı gibi îman takviyesi yapılması gerekirken [vaazlarda] tarihten güzel ahlâka dair kıssalar anlatmakla yetinme[nin] nasihatlerde pek tesirli olmayacağı âşikârdır. (İbrahim Ersoylu – 24 Eyl’21 Cuma)

* Bediüzzaman “izzet-i İslâmiyeyi muhafaza” adına “büyük, ağır ve kutsî, İlâhî bir dâvâ”nın neşrine de mazhar olmuştur. (...) Bediüzzaman Hazretleri, îmanın esasatına, İslâm’ın izzetine dair, nur-u Kur’ân hakikatleriyle zor zaman, gün ve gecelerde etrafında Nur’dan bir halka olmuş Nur Talebeleriyle “îman hareketi” ve “İslâm’ın izzetini muhafaza” adına muzaffer olarak çıkmıştır. (Mustafa Öztürkçü – 25 Eyl’21 C.tesi)

* (...)Demokratlar siyaseti dinsizliğe âlet edenlere karşı çıktığı gibi dini de siyasete âlet ederek kullanmamıştır, siyasetle şeair-i İslâmiyeye hizmet ederek din ve vicdan hürriyetinin genişlemesine vesile olmuştur... / Demokratların muvaffak olmaları için çok duâ eden Bediüzzaman’a rağmen Demokratları devirenlere destek vererek aleyhinde olanların bu düsturlara uymadığını görüyoruz. Bu kadar izahat ve “son ders”teki tembihlere uymayarak ihtilâlcilerle ve ihtilâl ürünü oluşumlarla birlikte hareket eden ve onlara destek verenlerin acaba Bediüzzaman’la birlikte hareket ettiği söylenebilir mi veya meslek ve meşrebe sadâkatlerinden bahsedilebilir mi?.. (İlimdar Kaya – 27 Eyl’21 P.tesi) 

Not: Yukarıdaki tesbitler gazetemizin 01-30 Eylül 2021 tarihli nüshalarından derlenmiştir.