Kahramanmaraş merkezli şiddetli deprem 11 şehrimizde yıkıma sebep olmuş birçok can kaybı ile tüm ülke yasa bürünmüştü.
O günden beri yaraların sarılmasına devam edilmektedir.Allah böyle felaketlerden ülkemizi ve tüm insanlığı korusun.
Deprem sonucu 50 bine yakan can kaybı yüzbinlerce bina yıkımı ve unutulmaz maddi manevi hasarlar var. Allah ölenlere rahmet eylesin, yakınlarını kaybedenlere sabır versin.
Bir kaç yıl önce, tüm dünyaya yayılan korona virüs belası, ardından gelen deprem felaketleri, zalimlerin zulmü, ülke işgalleri ve savaşlarla mazlum insanların ölümü. Sanki dünya korku kâbusu ile sarılmış vaziyettedir. Halbu ki, korku insan hayatının muhafazası için Allah’ın verdiği bir his bir duygudur.
Kovid 19 neticesinde ölen insanların acıları unutulmadan hergün televizyonlarda güya sağlık kurulu üyesi oldukları söylenenler hergün korku üreterek insanları tedirgin ettiler. Malesef ülke yöneticileri de buna alet oldular. Şimdiler de, hergün verilen deprem haberleri ile korku yaymaya devam etmektedirler. İnsanlar şunu unutmamalı: Ecel birdir değişmez. Tedbir almak sağlam binalar yapmak bizim görevidir.
Uygun olmayan araziye ev yapan suçlu, ona izin veren ya da rüşvet alıp göz yuman suçsuz öyle mi? Depremi maddi sebeplere bağlayıp manevi yönü inkar etmek ne kadar anlamsız ise, yalnız evi inşa eden ev sahibini suçlayıp cezalandırmak da o kadar anlamsızdır. Onları cezalandırmak ne kadar gerekli ise, ona izin veren yetkiliyi cezalandırmak da en az o kadar gereklidir.
Çare sebeplere sarılıp dizginleri elinde tutan gemi kaptanına itimat etmektir. Ayrıca hak edenin hak ettiği cezaya çaptırılmasıdır.
Ayrıca sebepsiz korkuları yaymayalım. Korkunun yersiz olduğunu halka telkin edelim. Allah’ın herşeyin sahibi olduğu ve herşeye gücünün yettiği inancını topluma yerleştirelim. Yeter ki biz O’nu tanıyıp ve O’na itimat edelim.