Üstad Hazretlerinin “saff-ı evvel” olarak tabir ettiği, “Isparta kahramanları” olarak vasıflandırdığı talebelerinin önemli bir kısmı asker ve subay idi…
İşte, İbrahim Hulusi Yahyagil, aslen Elazığ ilindendir. Çanakkale muharebelerine katılmış ve gazi olarak Isparta Eğirdir’e yüzbaşı olarak atanmış vazife yapmıştır…
O yıllarda Bediüzzaman Hazretleri Barla’da mecburi ikamete tâbi tutulmuştur… Üstad Hazretleri ise; doğu cephesinde, emrinde bulunan milis kuvvetleri ile Ruslara ve Ermenilere karşı kahramanca mücadele etmiştir.
Eğirdir’de bulunan Hakkı Tığlı, Üstad’a talebe olmuş ve Hulusi Yahyagil’i de Üstad ile tanıştırmak için ziyaretine gitmiş; ziyaret ettikten sonra Hulusi bey Üstad’a, “Allah’a ısmarladık şeyhim!” hitabında bulunmuş.
Bunun üzerine Üstadımızın, “Kardeşim, ben şeyh değilim; İmam-ı Rabbanî, İmam-ı Gazalî gibi imamım” sözü, Hulusi beyin dünyasında şimşekler çakmasına vesile olmuş ve Doğu’da tâbi olduğu şeyhine, böyle bir zat ile tanıştığını dile getiren bir mektup yazarak görüşlerini sormuştur.
Şeyhinden gelen, “Üstad’ı bırakma, arz-ı hürmetlerimi ve selamlarımı ilet” cevabı ile Üstad’ın birinci talebesi olur Hulusi bey…
Barla Lâhikası’nda geçen birçok mektup Hulusi bey ile ilgilidir. Bundan sonraki hayatı, son nefesine kadar Nur hizmetleri ile geçen İbrahim Hulusi Yahyagil, 26 Temmuz 1986’da Elazığ’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Merhum Zübeyir Gündüzalp ile son görüşmeleri Eskişehir’de 1960 yılında bir ders vesilesi ile olmuş. Derse kendisinden sonra gelen Zübeyir Güzdüzalp’e, “Sultanımız teşrif buyurdular” sözüne karşılık Zübeyir ağabey, “Sultan karşımdadır efendim” şeklinde mukabelede bulunmuştur.
Bu iki kahraman Nur talebesinin mekanları cennet olsun, amin.