"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kim neye hâkim olmalıdır?

Rifat OKYAY
31 Mayıs 2019, Cuma
Herşeyiyle Cenab-ı Hakk’ın mükemmel yarattığı, bütün aza ve aletleriyle muazzam ve muhteşem bir mahlûk insan.

En önemli özelliği de düşünen, fikir eden ve akıl ederek; icraat yapmaya kendini yönlendirebilen insanoğlu insan...

Evet kalbimiz, ruhumuz ve umum hissiyatımız yanında bir de “beylerbeyi!..” aklımız var insan olarak. Akıl insanda her ne kadar önde gidiyor gözükse de, daima hissiyatlar, duygular, lâtifeler aklı yönlendirir, bir yere veya yerlere sevk eder.

Akıl her işi muhakeme ile ölçüp biçerek ve kendi kendini kontrol ederek /murakabe ile yapmaya çalışırken eğer hislerimiz, duygularımız, lâtifelerimiz bir adım öne geçseler ve anlıkta olsa aklın yapacağı işleri yönlendirmede hâkim olsalar o zaman görülür ki aklın muhakemesini hissiyatlar dinlemez ve o içinde olsa, insanın yapacağı fiillere, işlere uygulama ve tatbiklere hissiyatlar, duygular, lâtifeler hâkim olur.

Ve hissiyatların hâkimiyetindeki yapılan işlerin, uygulamaların hikmeti sorulamadığı gibi; muvazene, mukayese ve muhakemesi de yapılamaz. Ve yine böyle adamlardan muhakemeli olmaları da istenilmez. Çünkü hissiyatlar aklı dinlemeyerek yanlış uygulamalı, tatbikatlı bir yola düşmüşlerdir.

Demek ki sadece akıllı olmak yetmiyor! Hissiyatları, duyguları, lâtifeleri de aklın emrinde muvazeneli, dengeli, ölçülü ve iradeli bir şekilde haddi vasatta, sırat-ı müstakim olan orta yolda; ifrat ve tefrite düşmeden tutmak gerekiyor.

Bunu gerçekleştirmenin en birinci yolu, akıl ve hissiyatlara hâkimiyet noktasından; insanın, mü’minin imanını kuvvetlendirmesi gerekiyor. Kuvvetli bir iman tahkikî bir iman insanı daima araştırmaya, muhakeme etmeye, tartıp ölçüp biçip her türlü işleri yapmaya birinci bir âmil ve muharrik güçtür.

Kontrol noktasından kendi aklını ve hissiyatını tahkiki iman kriterlerinde yoklamayan, meselelerin imanî açıdan nerede ve neresinde olduğunu anlamayan insan, muhakeme ve muvazenede, istikameti bulmakta daima hataya düşebilir ve hata yapar.

Hissiyatlarını imanın nuruyla gemleyerek aklın eline veren adamlar yanlış yapmazlar! Yapsalar da en azından hakikate dönmek gibi bir fazileti göstererek yanlıştan rücû ederler.

Topluma, insanlara, cemaat fertlerine haksız olarak hissiyatlarını öne çıkararak hamiyet dâvâsında bulunanlar; imanlı bir aklın önünde ehliyetlerini kaybetmiş ve dâvâlarına zarar vermiş olurlar. 

Çare tahkiki iman-aklın hâkimiyeti- hissiyatlara hâkim olunmasıdır.

Okunma Sayısı: 1104
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı