Ahiretin sahibi olduğu ziynetlerin, güzelliklerin, süslerin, kıymetlerin ve topyekûn bütün nimetlerin misli yoktur. Dünyada misli olmadığı gibi, düşünce, fikir ve hayal olarak da eşi yoktur.
Öyleyse gösteriş, fiyaka, övünülecek güzellikler ve bihamta kıymetler ahirettedir, ahirette vardır. Bu nimetlere bizi ulaştıracak taat, ubudiyet ve inkiyadlara bizler bu dünyada; iman, Kur’ân, İslâmiyet hizmetleri adına ve namına “gösteriş” katmayalım, bulaştırıp, hiçlik derelerinin nakisiyetine atmayalım. Ne bu hizmetin ne de bu dünyanın gösteriş yapılacak hiçbir elle tutulacak sahip çıkılacak tarafı, yönü ve yordamı yoktur.
Evvelâ kendileri olmak üzere mürşidlerin, irşad edicilerin en büyük özellikleri hasiyetli ve haysiyetli olmalarıdır. En küçük anlatımları, konuşmaları, tebligatları, fiil ve amelleri, yaptıkları ve yapacakları nuranî, kudsî hizmetler; kendileri için ve yaptıkları işler için gerçekten bu kudsî, nuranî hizmetin haysiyet ve şerefiyle şerefyab ve donanımlı yani ahlâk ve üveysililik özelliği olmalıdır.
Bu gibi haller hizmetin hadimlerinin ilk adımdaki tavsiye mektupları niteliğini taşır, muhteva olarak ilân ve ispat eder. Zaten kendi nefsini irşad eden haysiyet ve hasiyeti de mükemmel etmiş olacaktır. Zaman böyle mürşidleri arıyor ve arzu ediyor.
Bu zamanın, kendini beğenmiş, enaniyetli insanları kendilerinin fikir ve görüşlerini çok pahalıya satıyorlar ve satmak istiyorlar. Hodendişlik ve kendini beğenmişlik asrında Risale-i Nurlar’ı okuyanlar hodperestliği, hodendişliği bırakarak hüdaperestliği elde edebilirler ve bu halleriyle kendi görüş ve düşüncelerini, anlayışlarını değil de perdesiz bir şekilde Risale-i Nurlar’ın bahsettiği muhteşem iman hakikatlarını rahatlıkla başkalarına anlatabilirler.
Her önemli, mübarek, kudsî manaları ifade eden fiiller, davranışlar ve hareketler için; haya, edep ve ahlâk olmazsa olmazlardandırlar. Ahlâklı insanın, edepli insanın, hayalı insanın anladığı da konuştuğu da anlattığı da vermek istediği mesaj da ahlâklı, edepli ve hayalı olur. Kuvvetli bir imanın ve tahkikî imanın mertebeleri olan ilmelyakin, aynelyakin ve hakkalyakin tecelli ederken, ahlâkın, edebin, hayanın nurlarını, kudsî hasiyetlerini de beraberinde gösterirler, ilân ederler.
Nur Talebeleri hem ehl-i sünnet cemaati nedir bütün insanlığa, Müslümanlara yeniden anlatmışlardır, hem de unutulmuş birçok sünnetleri de ihya ederek, hatırlatıp hayatlarında yaşayarak Müslümanlara “ehl-i sünnet cemaati”nin ne olduğunu, ne gibi özellikler taşıdığını anlatmışlardır. Fiilî anlatım kavli anlatımın, söyleyerek anlatımın kat kat üstündedir ve tesirlidir.