Yeni Asya, yayın hayatına girdiği ilk günden beri sağduyunun ve vicdanın sesi olmuştur. Müsbet hareket ederek attığı her adımda hak, hukuk, adalet, hürriyet ve demokrasi mücadelesini veren, darbelere ve darbecilere karşı dik durabilen ve bu uğurda bedel ödeyen Yeni Asya’yı en iyi anlatan cümlelerden birisi de hiç şüphesiz ki “tavizsiz istikrar çizgisi”dir. Hak gördüğü dâvâsında eğilmeden, bükülmeden, dik durarak, ama müsbet hareketi ve sağduyuyu hiç elden bırakmadan bugüne kadar yayın hayatını sürdüren Yeni Asya, her zaman hakkın yanında ve haksızlığın karşısında olmuştur.

Sadece son yıllardaki tartışmalara dahi bakıldığında Yeni Asya’nın çizgisinin ne kadar sağlam ve önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Yeni Asya, dik duruşunu her zaman muhafaza etmekte, bu duruşuyla hem kamuoyunda, hem de basın dünyasında örnek olacak tavır sergilemektedir. Dik duruşunu hiçbir zaman bozmadığı için birileri tarafından anlaşılmakta zorlanılırsa da er ya da geç haklılığı ve anlaşılırlığı ortaya çıkacaktır ve çıkmıştır. Çünkü hakîkatlerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır.

Îman ve Kur’ân hizmetini esas maksat yapan ve vatan sathını mektep yapma idealinde olan Yeni Asya, Risâle-i Nur’da yer alan imanî ve içtimaî prensiplere uygun hareket ederek asla ve kat’a başkaları gibi rey-i vâhidi, yani tek adamlığı savunmamış, tek adamın emrine itaat etmemiştir. Bundan dolayı kurulduğu günden bu yana iftira ve çarpıtmalara hedef olmuş ve hâlâ da olmaya devam etmektedir. Bu kadar taarruzlara maruz kalmasına rağmen, Allah’a şükürler olsun ki hakkı ve hakîkati söylemeye devam etmektedir. Çünkü Yeni Asya, öyle sıradan bir dâvânın değil, büyük bir dâvânın dellâlı ve temsilcisidir. Dâvâsı sırat-ı müstakim olan îman ve Kur’ân dâvâsıdır. Hakîkat yolunda tabiri caizse yürüyen raylı bir lokomotif gibidir. Rayları ise tüm baskı ve zulümlere rağmen eğilmez, önüne çıkan durak ve istasyonlara takılmaz, küçük mes’elelere ehemmiyet vermez, hâricî ve dâhilî dağdağalara, çalkantılara ve mânîlere rağmen yoluna devam eden bir sefine-i hizmettir.

Yeni Asya, her türlü zulme ve tehdide beş para ehemmiyet vermemiş, bu uğurda nice eza ve cefalar çekmiş, def’alarca kapatılıp yayın hayatından uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Ama yine de hakkın yanında haksızlığın karşısında olup, sağduyunun ve vicdanın sesi olmaya devam etmiş ve taşıdığı hizmet bayrağını asla yere indirmemiştir. Bu, hiç şüphesiz her türlü takdirin fevkinde bir başarı destanıdır. Yaşanan bu sıkıntılara ve bunca bâdirelere rağmen, Yeni Asya’nın havlu atmadan yani pes etmeden, dimdik ayakta kalarak, dâvâsından taviz vermeden yoluna devam ediyor olması üstlendiği bu kudsî dâvânın bir kerâmeti, bir ikrâmı olsa gerek.

Evet, “Yeni Asya nasıl oluyor da herkesin sustuğu bu zamanlarda hakkı haykırmaktan korkmuyor?” diye bit sual aklımıza gelebilir. 1920’li yıllarda İstanbul’u istilâ eden İngiliz Başkumandanına ve onun vasıtasıyla fetva verenlere karşı, İslâmiyet şerefi için, idam tehdidine beş para ehemmiyet vermeyen ve “Tükürün zalimlerin o hayâsız yüzüne!” cümlesiyle ve matbuat lisanıyla karşı koyan Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin bu müthiş cesaretinden dolayı kendinde kuvvet buluyor ve “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur.” 2 âyetini de kendine düstur edinip, zalimlerin yüzüne her gün matbuat lisanıyla tükürüyor.

Elhasıl: Yeni Asya, asayiş ve emniyeti muhafazaya çalışmakla birlikte her türlü zulme karşı müsbet hareket prensibiyle hareket edecek, dâhilî ve hâricî düşmanlara karşı mânen cihad etmeye devam edecek ve korkmadan hakkı haykırıp sağduyunun ve vicdanın sesi olmaya devam edecektir inşâallah.

Hizmet dolu nice yıllara Yeni Asya’m…